İngilizler “sürü bağışıklığı”ndan neden vazgeçti?

İngilizler “sürü bağışıklığı”ndan neden vazgeçti?

10 gün içerisinde stratejisini 180 derece değiştiren İngiliz yönetiminin yeni stratejisi “Evde kal” oldu. Kurallara uymamakta ısrar edenler için de polise tutuklama yetkisi verildi.

10 gün öncesine kadar koronavirüsle mücadelesini “müdahalesizlik” yaklaşımı üzerine kuran ve sürü bağışıklığının soruna çözüm sunabileceğini savunan İngiliz hükümeti stratejisini 180 derece değiştirdi.

Sosyal temasın önüne geçmek için her gün sıkılaşan tedbirlere alışmaya çalışan İngilizlerin bir kısmı bu önlemlerde geç kalındığını düşünürken, çoğunluk son on gün içinde neyin değiştiğini sorguluyor.

“Almak istediğiniz ürünleri bu sepetin içine bırakın ve 2 metre geriye çekilin” diye uyardı tezgahtar eldivenlerini düzelterek” Sonra da temassız kartla ödeme yapmak ve ürünlerinizi teslim almak için benim geri çekilmemi bekleyin lütfen!” Dünyayı sarsan koronavirüs tehlikesi karşısında bundan on gün önce el yıkamamızın yeterli olacağı söylenirken, şimdi iki metrelik mesafeyi korumayanlara, karşı kaldırıma geçmeyenlere ya da mesafenin daraldığı yerlerde yüzünü öteki tarafa çevirmeyenlere tepki dolu bakışlar yönetiliyor.

Sosyal mesafeyi korumak için bir dükkan içerisinde bir kişiden fazla müşterinin bulunmaması isteniyor.

Çocuklar için de aynı şey geçerli. Bir hafta önce, okullar süresiz kapanana kadar aynı sınıf içinde bir arada oyun oynayıp yemek yiyen çocuklar, şimdi yürüyüş sırasında tesadüfen karşılaştıklarında birbirlerine yaklaşmamaları gerektiği konusunda ebeveynleri tarafından sert şekilde uyarılıyor.

Euronews’ten Berrak Kanbir Rodriguez Sanmartin’in haberi

İngiliz hükümetinin yeni stratejisi : Evde kal

Koronavirüsün yol açtığı Covid-19 salgınına karşı Çin’in ve Güney Kore’nin aldığı tedbirleri demokratik olmamak ya da kişisel haklara saygı göstermemekle eleştirenler, “görünmeyen düşmanla” mücadele için önlemleri arttırırken kişisel özgürlük sınırlarını da giderek daraltıyor.

Evden çıkmak, yaşı ileri olan ya da bazı sağlık sorunları bulunan kişiler haricindekiler için yasak değil, ancak bunun için gerekçeler sınırlı. Sağlık ocağı, hastane ya da eczaneye gitmek, günde yalnızca bir kere egzersiz yapmak, temel gereksinimleri karşılamak için alışverişe çıkmak ve evden çalışma imkanının olmadığı toplumsal açıdan kilit görevlerde çalışanların işe gitmesi için evden çıkmaya izin veriliyor.

Son alınan kararla bu kurallara uymayanların ilk seferde 60, ikinci seferde 120 Sterlin para cezasına çarptırılması, ödememeleri halinde ise çıkarıldıkları mahkeme tarafından yeni bir ceza kararı alınması öngörüldü. Kurallara uymamakta ısrar edenler için polise tutuklama yetkisi verildi. Ayrıca emniyet ve sağlık çalışanlarının yüzüne karşı öksürenler hakkında iki yıla kadar hapis cezası getirildi.

Hükümet “Zalimce tedbirlere henüz sıra gelmedi” demişti

Koronavirüse karşı kanıtlara dayalı bilimsel bir yaklaşım benimsediklerini söyleyen Başbakan Boris Johnson 12 Mart tarihinde salgınla mücadele için iki yöntemde ısrarcı oldu: El yıkamaya özen gösterilmesi ve öksürük ya da yüksek ateş durumunda evde kalınması.

Okulların kapatılmaması ve huzurevlerine ziyaretlerin durdurulmamasını eleştirenlere yanıt hükümetin bilim danışmanı Sir Patrick Vallance’dan geldi. Koronavirüs bulaşan birçok kişinin Covid-19’u hafif belirtilerle atlattığına dikkat çeken Vallance bu tür “zalim” tedbirlere henüz sıra gelmediğini belirtti. Vallance, birçok kişinin hastalanıp iyileşerek virüse karşı bağışıklık kazanacağının ve bu kişilerin süreçteki koruma mekanizmalarından biri haline geleceğinin de altını çizdi.

Sürü bağışıklığı olarak yorumlanan bu yaklaşım birçok kişi ve kurumun eleştirisine uğrasa da hükümet 17 Mart tarihine kadar bu stratejiden geri adım atmadı.

Ancak bu tarihten sonra başlayan günlük basın toplantılarında ülkedeki sosyal ve ekonomik hayatı alt üst eden yeni tedbirler açıklanmaya başladı. İlk toplantılarda her geçen gün dozu artan bu tedbirlerin nasıl uygulanacağını anlamaya ve aktarmaya çalışan ülkenin önde gelen gazetecileri, gün geçtikçe hükümetin stratejisindeki değişikliğin sebeplerini ve sonuçlarını sorgulamaya başladı.

Sokağa çıkmanın kısıtlanması birçok şehirde sabahları yaşanan yoğun araç ve yaya trafiğini azalttı.

Yeni bilimsel çalışma: Sürü bağışıklığı ile salgını hafifletme stratejisinden vazgeçilmeli

İngiltere’de hükümetin şaşırtıcı bir hızla sıkı tedbirlere yönelmesinin altında yeni bir bilimsel çalışma yatıyor. Imperial College London’dan Prof. Neil Ferguson başkanlığındaki ekibin yaptığı bu yeni örneklemeye göre hükümetin salgınla mücadele politikasını değiştirmesi önerildi.

Çin’den gelen son veriler ve diğer ülkelerin pandemi deneyimlerinden elde edilen yeni bilgiler doğrultusunda hazırlanan çalışmada yine aynı ekip tarafından önerilen salgını hafifletme stratejisinden vazgeçilmesi ve baskılama yöntemine odaklanılması gerektiğinin altı çizildi.

Olası can kaybı 250 binden 20 bine düşürülebilir

Çalışmada o güne kadar yürütülen hafifletme stratejisine devam edilmesi halinde salgının üç ay gibi kısa bir sürede atlatılabileceğine ancak can kaybının 250 bini bulabileceğine dikkat çekildi. Baskılama stratejisine geçilmesi halinde ise en az beş ay süreyle ve hatta bir aşı ya da tedavi bulunana kadar tedbirlerin uygulanmaya devam etmesi gerektiği anlaşılıyor.

Modelde vaka sayısının azaldığı durumlarda kısıtlayıcı tedbirlerin gevşetilmesi, arttığı durumlarda ise sıkılaştırılması önerildi. Böylece sağlık sistemine binecek yükün zamana yayılması ile can kaybının 20 bin civarında kalması hedefleniyor.

Çocuklar İtalya’da başlayan dayanışma akımına destek vererek çizdikleri gökkuşağı resimlerini pencereye asıyor.

Antikor testleriyle kimlerin koronavirüse karşı bağışıklık kazandığı tespit edilecek

Hükümet 17 Mart’tan bu yana adım adım yeni baskılama stratejisini uygulamaya başladı. Yeni stratejiye göre kimin hastalığı geçirerek bağışıklık kazandığının anlaşılması da önem kazandı. Yalnızca iki hafta önce hastanede yatan hastalar dışında teste gerek olmadığını ileri süren hükümet, hamilelik testi kadar kolay bir antikor testinin yakın zamanda piyasaya sürüleceğini duyurdu

Bu testlerde önceliğin Ulusal Sağlık Sistemi (NHS) çalışanlarına tanınması için ülke çapında kampanyalar yürütülüyor. Çünkü halen birçok sağlık peroneli gerçekte koronavirüs taşıyıp taşımadığını bilmeden yüksek ateş ve öksürük nedeniyle 14 gün süreyle ev karantinasında bulunuyor.

En öncelikli risk grubundaki sağlık personelinin yeterli kişisel koruma ekipmanına sahip olmadığı haberleri de öne çıkan bir diğer konu. Bazı personelin kağıt maskelerle ya da ortak maske kullanımıyla hasta bakımı yapmak zorunda kaldığı haberleri sıklıkla basına yansıyor.

‘Biz artık AB üyesi değiliz’

Salgının ilerleyen evrelerinde iftiyacın çok artacağı tahmin edilen solunum cihazı sayısında da ciddi sıkıntı yaşanıyor. 30 bin adet olduğu bildirilen açığın kapatılması için hükümet Dyson, Rolls Royce, Airbus ve Ford gibi şirketlerden solunum cihazı üretmelerini talep etti. Kendi imkanlarını kullanarak ihtiyaçlarını karşılamaya yönelen Johnson hükümetinin Avrupa Birliği (AB) tarafından üyeler arasında tıbbi malzeme stoklama programına yapılan daveti “Biz artık AB üyesi değiliz” diyerek reddetmesi de özellikle parlamento kapanmadan önce yapılan son oturumda yoğun şekilde eleştirildi.

İngiltere İtalya’yı iki hafta geriden takip ediyor

Dün açıklanan verilere göre ülkede Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 578’e yükseldi. Salgının yayılma hızıyla ilgili yapılan kıyaslamalarda İngiltere’nin İtalya’yı iki hafta geriden takip ettiği anlaşılıyor.

Daha önce İngiltere’nin neden İtalya’ya benzemeyeceğini savunan makaleler de bu verilerle anlamını yitirmiş oldu. Ülkede salgının ilk evrelerinde planlama açısından büyük bir zaman kaybı yaşanmış olabileceğine dair kaygılar ise, ilerleyen aylarda “koronavirüs kabusunun” bitmesiyle ortaya çıkacak ekonomik, sosyal ve siyasi tablo ile anlam kazanacak gibi görünüyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *