Beki’den “Zincirleme kader birliği” yorumu

Beki’den “Zincirleme kader birliği” yorumu

Cumhurbaşkanı’nın dün Meclis’te yaptığı grup konuşmasını yorumlayan Akif Beki, Erdoğan’ın sözlerinden “zincirleme kader birliği” yorumu çıkardı…

Karar gazetesi yazarı Akif Beki, “Trump’ın kaderine bağlanan kaderler” başlıklı bugünkü yazısının bir bölümünü Erdoğan’ın konuşmasına ayırdı. Beki, Trump’ın siyasi kaderine bel bağlamak, üstüne gelecek hesapları bina etmek, sermayeyi kediye yüklemek olmaz mı?” sorusunu yöneltti.

Şöyle diyor Akif Beki:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kaderiyle AK Parti’nin kaderini nasıl birbirine bağlı görüyorsa… ABD’yle ilişkilerimizin kaderini de Trump’ın kaderiyle bir gördüğü anlaşılıyor.

Dün grup konuşmasında söyledi; azil süreci ve bir yıl sonraki seçimler, Trump’ın elini tutuyor. Cumhurbaşkanı’nın beklentisi, Trump bu frenlerden kurtulunca ilişkilerimizin güç kazanacağı yönünde.

Dolaylı olarak, Rusya ve AB’yle ilişkilerimizin kaderi de Trump’ınkiyle birleşmiş oluyor.

Zincirleme kader birliği diyelim…

Bir aksilik olur da Trump açısından işler ters giderse ABD’yle papazı iyice bulacağımız sonucu çıkıyor, bu bir!

Trump’ın üzüldüğü senaryoda AB’yle münasebetlerimizin rahatlayacağını, derin bir nefes alacağını anlıyoruz, etti mi iki!

O halde Rusya’yla yakınlaşmalarımızın ise bedbaht olacağını, hayal kırıklıklarıyla dolu bir türbülansa gireceğini öngörebiliriz, bu da size üç!

Cumhurbaşkanı, Washington’a hareketinden önce, ABD ve Rusya’nın YPG’yi sınırımızdan uzaklaştırmak konusunda verdikleri sözleri tutmadıklarını söylememiş miydi?

Mutabakata uymayan, Ankara’yı yüz üstü kontrpiyede bırakan onlardı. Ama kalayı yine AB yemiş, ‘ey AB’ fırçası çekilerek ayağını denk almaya çağrılan Brüksel olmuştu.

Putin ve Trump ne zaman Ankara’nın güvenini boşa çıkarsa, sanki kazık atan onlarmış gibi acısının kendilerinden çıktığını hala fark edememiş olabilir mi Merkel’le Macron?

Şanslı ikili Trump’la Putin’in bitmez bir kredisi var. Ancak birbirleriyle dengelenebilecekleri izlenimi vererek, arada kalanlara mecburiyetten kendilerini idare ettiriyorlar. Her seferinde, niye keleğe getirdiklerini açıklayan bir mazeret mutlaka bulunuyor.

Merkel’le Macron ise o kadar talihli değil. Ötekilerin hatalarının bedelini bile onlar ödüyor. Biri günah keçisi, biri şamar oğlanı…

Bu durumda Ankara’yla Moskova, Trump’ın başına  azil ve seçimde bir kaza gelmemesi için dua etse yeridir.

Ankara, ilişkilerin kaderini Trump’ın kaderine bağladığı; Moskova da oyunu sürdürmekte Trump karakterinin rolüne muhtaç olduğu için…

Bu fasit döngüyü kırmak istiyorsa Brüksel’e de başlarından eksik olsun diye bedduadan başka seçenek kalmıyor.

Büyüklerimiz hiç şüphesiz daha doğrusunu bilir. Trump’ın başarısızlığını dileyen değil, sağlığına ve kudretine dua eden tarafta durmamızı uygun görüyorlarsa bize ilenmek düşmez.

Fakat Cumhurbaşkanı, önceki gün Ombudsmanlık Konferansı’nda “Yaptıkları sorgulanamayan, kerameti kendinden menkul devlet yönetimi artık geride kalmıştır” diyerek ön açtı ya…Bir sorgulama pirelenmesi geldi bana; buradaki ‘hikmet-i hükümet’ ne ola ki?

İpiyle kuyuya inilmeyeceğini kaçtır göstermişken, yaptıkları yapacaklarının teminatıyken hala istikbal vaat ediyormuş gibi Trump’ın siyasi kaderine bel bağlamak, üstüne gelecek hesapları bina etmek, sermayeyi kediye yüklemek olmaz mı?

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *