Kuşatılırsınız da farkında olmazsınız!

Kuşatılırsınız da farkında olmazsınız!

Eğer titizlenmezsek, ulusalcı duyular bizi ulusumuza ve ulusal şiarlara tanrısal nitelikler atfetmeye vardırır…

Kuşatılırsınız da farkında olmazsınız!

Venhar/Yorum

Yeryüzünde çok sayıda insan yaşar. İnsanı diğer canlı ve cansız(?) varlıklardan ayırt eden bazı hususiyetler vardır. İnsanlar içerisinde müminleri diğer canlı ve ‘cansız’ insanlardan ayırt eden bazı hususiyetler vardır. Mümini ötekilerden ayırt eden, onun kocaman, yeryüzüne ve gökyüzüne ağır gelen bir davasının olmasıdır. Mümin, o dava ile mümindir ve öteki insanlardan farklı olarak, iyi/güzel/kıymetlidir.

Mümin diye, ayakları yere sağlam basan insana denir. Bir insan olarak ayaklarımızın kaymamasının tek garantisi imanımızdır.

Varlığını tam olarak iman ve İslam’a raptetmeyen insan, ne kadar müminlik ve müslimlik iddiasında bulunursa bulunsun, şirk ve küfür sistemlerinin kolaylıkla girip, kalbine nüfuz etmelerine açık bir kapı bırakıyor demektir. Şirk bir girdaptır, güçsüz varlıkları anında çeker içine. Kâğıt parçalarını oradan oraya savurmak için hafif bir rüzgâr yeterlidir. Ağır kaya kütlelerini yerinden oynatmak içinse, büyük depremler gerekir. Peygamberlere gelince, onlar da birer insandırlar ama, hiçbir zelzelenin (sarsıntı) imanlarına tesir edemediği insandırlar…

Modern toplum cehennemî bir hayatın dünyadaki fragmanı gibidir. Çağdaş cahiliye ulusal şiarlarla imanımızı imtizaç ettirmek istemektedir. Bu çağın ortak koşmaları böyle işlemektedir. Ulus da Allah gibi memnun edilmek istemektedir. Fertlerin dindarlığına da ulusun onay vermesi gerekmektedir. Ulustan geçer not alamayan dindarlıklar aşırılık, köktencilik, marjinallik ya da yasadışılık gibi yaftalarla ulusal linçe tabi tutulurlar. Oysa mümin ve müslim diye, Allah’ın dışında ne kadar soyut veya somut put varsa, hepsini reddeden kimseye denmektedir.

Kur’an’ın kökü yerde sabit, dalları gökte olan ağaç temsili ne kadar da öğreticidir. Maddesi ve manasıyla hayatını bütünüyle Allah’a adamış bir insan, tek başına da kalsa, gerçek o ki, dünyanın en sağlam insanıdır. Onu hiçbir esinti sarsamaz. Hiçbir dünyacı öykü onu savuramaz. Hiçbir ulusalcı söylence ona cazip gelmez.

Eğer titizlenmezsek, ulusalcı duyular bizi ulusumuza ve ulusal şiarlara tanrısal nitelikler atfetmeye vardırır. Mehter müziği gibi araçlar eşliğinde ulusal şiarların tazim ve takdisinin dayanılmaz bir ağırlığı vardır. Böylece, kuşatma iddiasındayken kuşatılanlardan, ele geçirme gayretindeyken, ele geçirilmişlerden olmamız sıradan bir iş olur.

Müslümanlar olarak hiçbir şeyin körü körüne ve inadî düşmanı değiliz ama Allah’tan başka hiçbir şeyin körü körüne ve cahilî tutkunu da olamayız.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

1 Comment

  • İlker Akkaya
    20 Ekim 2019, 08:55

    Gerçekten çok güzel, farkındalık sağlayacak bir metin.fakat öylesine kuşatılmış ve sindirilmiz ki, çok küçücük şeyler bize haz veriyor sevindiriyor.

    REPLY