Türkiye-ABD arasındaki gerilim uzun sürecek

Türkiye-ABD arasındaki gerilim uzun sürecek

“Türkiye-ABD ilişkilerinin kopması da sürmesi de çok zorlaşmıştır” başlıklı yazısında İhsan Çaralan, ABD sorunları bir pakete koyup kuyruklarını da birbirine bağladı notunu düştü.

Günlük Evrensel gazetesi yazarı İhsan Çaralan, S-400 süreci bağlamında Türkiye-ABD ilişkilerini değerlendirdi. “Türkiye-ABD ilişkilerinin kopması da sürmesi de çok zorlaşmıştır” başlığını taşıyan yazısında, Türkiye’nin S-400 alımıyla ilgili ABD ile olan tartışması her gün yeni gelişmelerle sürdüğünü belirten Çaralan, şöyle devam etti:

Gelinen aşamayı, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Türkiye’nin teslim almaya başladığı S-400’lerin aktif hale getirilmesini “Kabul edilemez bir adım” olacağını belirterek, “Daha fazla yaptırım gelebilir. Açıkçası S-400’lerin operasyonel hale getirilmemesini istiyoruz, amacımız bu” diye açıkladı.

S-400’ler daha Türkiye’ye gelmeden önce yaptırım kararını Kongreden geçiren ABD’nin, gelinen aşamada sorunu kendi lehine çözme girişimlerini, yandaş medya ve Hükümet sözcüleri, “Türkiye’nin kararlı tutumu karşısında ABD yönetiminin geri adım atması”, “Erdoğan’ın zaferi” olarak gösteriyor.

Türkiye-ABD ilişkilerinde sürecin (Pek çok sorunun iç içe geçmesi nedeniyle) herkesin kendi tezine dayanak bulacağı gelişmeleri içerdiği kuşkusuzdur. Bu yüzden de olup biteni anlamak için oluşan tabloya daha ayrıntılı yaklaşmak gerekiyor.

ABD sorunları bir pakete koyup kuyruklarını da birbirine bağladı

Ama öncelikle şunu belirtelim ki; ABD yönetimi, Türkiye’ye yönelik en önemli yaptırım olan “Türkiye’ye F-35 verilmemesi ve F-35’in tedarikçi ülkelere arasından çıkarılmasını” hemen devreye sokmuştur. Bu yüzden de Trump yönetiminin Türkiye’ye yaptırım uygulanmaması için çok gayret sarf ettiği iddiası pek de doğru sayılmaz.

Son aylarda S-400 üstünde yapılan tartışmalara baktığımızda ABD, “Türkiye S-400’leri aldı ama operasyonel hale getirmesin” derken Türkiye’ye şu konularda ayar vermektedir:

Türkiye’nin ABD’den Kuzey Suriye konusundaki taleplerine, yani Türkiye-Suriye sınırı boyunca 35-40 mil derinliğinde bir tampon bölge oluşturulmasına, SDG’ye verilen silahlar konusunda Türkiye’nin girişimlerine, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin doğal gaz ve petrol araştırmaları ve çıkarılmasıyla ilgili hamlesine,Türkiye-NATO ilişkilerine,Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerineTürkiye’nin İran ambargosunda ABD’yi rahatsız eden tutumuna vs.

S-400’lerin bundan sonraki konumlanmasının nasıl olacağını da bu pazarlık çerçevesi belirleyecektir. Bütün bunların “ABD ve Türkiye arasında bir uzlaşmaya varılarak” yapılması da bir diğer isteğin ifadesidir.

Rusya pazarlığı provoke etmeye çalışıyor

Nitekim uzunca bir zamandan beri, “Bir gece ansızın gelebiliriz” sloganını unutmuş olan Erdoğan ve yönetiminin de böyle bir pazarlığa “hayır” demediğini şu işaretlerden anlayabiliriz: Sınır bölgesine yeni asker, tank ve toplar sevk edilmesi, ABD’nin Suriye Sorumlusu J. Jeffry’nin ziyaretinin arkasından “ABD’nin teklifleri tatmin edici değil” diyen Savunma Bakanı Akar’ın kuvvet komutanlarıyla toplantılar düzenlemesi ve bunun medyaya servis edilmesi vs.

Bu tartışmanın resmen tarafı olmayan Rusya da Suriye politikası ve S-400 satışıyla, ABD ve NATO’nun “yumuşak karnı” haline getirdiği Türkiye’ye şu mesajları vermiştir: “SadeceS-400 değil, ilgi duyacağınız çok sayıda modern silahlarımız var. ABD F-35 vermiyorsa biz de SU-31’ler var, ondan vermeye hazırız.” Üstelik bu mesajlar medya üstünden yayılarak ve Türkiye-ABD pazarlığını provoke edecek müdahalelerle yapılmaktadır.

Çünkü Türkiye-ABD arasındaki sorunlar çözülmedikçe bundan Rusya yararlanmakta; hem silah ticaretini artırmakta hem de NATO’nun güney doğu kanadında, Türkiye’yi tamamen koparmasa da “sürekli bir kriz hali” yaşanmasının etkenlerini artırmış olmaktadır.

Önceki gün Putin’in, “T.C. vatandaşlarının Rusya’yı vizesiz ziyaret etmesine izin veren kararnameyi imzalaması” da, zamanlaması dikkate alındığında manidardır. Bu adımın ABD-Türkiye arasındaki pazarlığın Türkiye tarafından yokuşa sürülmesi için atılmış bir adım olduğunu söylemek de yanlış olmaz.

Trump ve Erdoğan yönetimleri anlamak istiyor ama…

ABD, Türkiye ile arasındaki krizi kendisi için bir fırsata dönüştürerek Türkiye-ABD ilişkilerine ayar vermeye dönüştürmek istiyor. Bunun için de Türkiye’nin NATO ve ABD ile olan ilişkilerindeki sorunları bir “uzlaşmaya” bağlamak istiyor. Ve elbette bunu bugünkü koşullarda olabildiğince ABD’nin bölge stratejisine uyumlu bir biçimde çözmek istiyor.

Ancak yukarıda sözünü ettiğimiz ABD ile oluşmuş sorunlar paketi, öyle Trumpçı yöntemlerle çözülecek kadar basit sorunlar değildir.

AKP’nin bir yandan bugüne kadar izlediği “yeni Osmanlıcı” girişimlerle bölgede iyice yalnızlaşmış olması, öte yandan iç kamuoyunda yükselttiği İslamcılık ve aşırı milliyetçilik dikkate alındığında bu sorunlar kolay çözebilecek sorunlar değildir.

Çünkü;

Bölgenin ve Türkiye’nin en önemli ve en sıcak sorunu olan Suriye konusunda Türkiye; Suriye politikasının iki “kırmızı çigisi”nden hem ABD ile hem de Suriye-Rusya-İran ittifakı ile karşı karşıyadır. Özellikle de Rusya ile Suriye’de ilerlemesi çok zorlaşmıştır ve İdlib’de Rusya blokuyla çatışma çok uzak değildir.Her ne kadar Erdoğan Hükümeti hafife alır görünse de; AKP’nin en önemli sorunu olan ekonomik krizden çıkması da ABD ve batı sermayesi ile onu acilen anlaşmaya zorlamaktadır.

Bu yüzden de Erdoğan ve Hükümetinin ABD’yle anlaşması da kopması da hiç kolay değildir, hatta imkansıza yakın bir zorluk derecesindedir.

Dolayısıyla S-400’le zirve yapan ama gerçekte bölge sorunlarıyla, Türkiye-NATO-batı ilişkileriyle de birleşen Türkiye-ABD arasındaki gerilimli süreç daha uzunca bir zaman sürecek görünmektedir.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *