Çin’e yönetimin Hong Kong sınavı

Çin’e yönetimin Hong Kong sınavı

Çin, Hong Kong Özel İdari Bölgesi’ni İngiltere hakimiyetinden geri aldığı 1997’den bu yana en büyük politik sınavlarından birini, zanlıların iadesi yasa teklifinin körüklediği halk protestoları üzerinden veriyor.

Hong Kong’da halk ‘Çin’e rağmen’ iade tasarısına karşı

Çin, Hong Kong Özel İdari Bölgesi’ni İngiltere hakimiyetinden geri aldığı 1997’den bu yana en büyük politik sınavlarından birini, zanlıların iadesi yasa teklifinin körüklediği halk protestoları üzerinden veriyor.

“Şemsiye Devrimi” olarak adlandırılan 2013’teki gösterilere rağmen 2017’deki Hong Kong genel seçimlerinin Pekin’in belirlediği adaylar üzerinden yapılması, iade tasarısında kamuoyunu daha agresif hale getirdi.

Hong Kong yönetiminin, Çin’e iade tasarısını sadece bu yasama dönemi için askıya alması halkı tatmin etmedi. Geçmişte yaşadıkları kötü tecrübe, bu defa Hong Kongluları “ya hep ya hiç” noktasına getirdi.

Halk, protestolarında hem kendileri hem de çocuklarının geleceğini düşündüğünü vurgularken, bunun onlar için sadece basit bir yasa tasarısı olmadığına, aynı zamanda Çin’e karşı “hayat memat meselesi” olduğuna inanıyor.

Çin’in yargı sisteminde keyfi gözaltılar, adil olmayan yargı süreçleri ve hatta işkenceye maruz kalacağı kaygısını dile getiren demokrasi yanlılarına karşı hükümet, yasa teklifinin uluslararası hukukta da yeri bulunan zorunlu bir düzenleme olduğunu savunuyor.

Bu nedenle Hong Konglu demokrasi savunucuları, söz konusu tasarının tamamen gündemden kalkması için “Pekin’in kuklası” olmakla suçladıkları Hong Kong Baş Yöneticisi Carrie Lam istifa edene kadar kitlesel protestolara devam edecekleri mesajını veriyor.

Muhalifler, Hong Kong’un özerk statüsünü tehlikeye atacağı ve Pekin yönetiminin hukuki vesayetini getireceğini iddia ettikleri tasarının askıya alınmakla kalmayıp, tamamen gündemden kaldırılması talebinde ısrar ediyor.

Hükümet taraftarı gruplar ise halkı, kolluk güçlerine karşı nefrete sürüklemekle suçladıkları demokrasi savunucularına yönelik tepki olarak polise destek mitingleri düzenliyor.

“Hong Kong’da sürekli eylemler olacak”

AA muhabirine konuşan muhalif Sosyal Demokratlar Birliği Başkanı Avery Man, “Carrie Lam, taleplerimizi karşılamadığı sürece Hong Kong’da sürekli eylemler ve protestolar olacak.” ifadesini kullandı.

Kentin kökten bir değişim yaşadığını savunan Man, “Polis, Hong Kong’da artık vatandaşların emniyetini sağlamakta güvenilemez duruma geldi.” dedi.

Man, kolluk güçlerinin protestoculara karşı tavrını eleştirerek, “Tasarı karşıtı vatandaşlara şiddet uygulamak için hükümet yanlısı odaklar tarafından haydutların konuşlandırıldığına dair güçlü kanıtlar var.” değerlendirmesinde bulundu.

“Şiddet çözüm değil”

Hükümet yanlısı Yeni Nesil Platformu üyesi Heather Lau ise protestocuların halkta kin ve nefreti körüklediği görüşünde.

Kentte yaşananların halkın huzur ve refahına zarar verdiğini dile getiren Lau, “Hong Kong bizim evimiz. Onu yıkmak yerine nasıl daha iyi bir yer haline getirebileceğimize odaklanmalıyız. Şiddet kimse için çözüm değil.” şeklinde konuştu.

Lau, kentte yaşanan sivil şiddeti de kınadığını vurgulayarak, bu konu hakkında polisin yürüteceği soruşturmanın belirleyici olacağını söyledi.

Protestolar rutin hayatın parçası oldu

Pekin merkezi yönetimine yönelik tepkileri doruk noktaya ulaştıran yasa teklifine karşı başlayan ve iki aydır süren dev protestoların artık kentin rutin akışına dahil olduğu gözleniyor.

Milyonları sokaklara döken yasa teklifine karşı gösteriler, Carrie Lam’in “Tasarı öldü.” açıklamasına rağmen, pazar günü Pekin merkezi yönetiminin Hong Kong’daki irtibat ofisine yapılan saldırı sırasında Çin devlet ambleminin tahrip edilmesine kadar gitti.

Wan Chai bölgesindeki polis merkez binasında barışçıl şekilde son bulması öngörülen pazar günkü protesto yürüyüşü, bazı grupların merkezi hükümet binalarına kadar yürümeye başlamasıyla kenti adeta savaş alanına çevirdi.

Tasarının kabulü halinde, Çin Komünist Partisine bağlı (ÇKP) yargı sistemi önünde mağdur olma endişesi taşıyan on binlerce Hong Konglu, Pekin’in irtibat bürosunun da bulunduğu merkezi hükümet ofislerini abluka altına aldı.

Bölgedeki ana yollara çıkan bütün sokaklara barikatlar kurarak kent ulaşımını felce uğratan öfkeli kalabalık, “Artık devrim zamanı”, “Hong Kong’u geri al” sloganları attı.

“Çin’in maşası” olmakla suçladıkları hükümet yetkilileri ve kolluk güçlerine tepki gösteren protestoculara polis müdahalesi gecikmedi.

Emniyet güçlerinin göz yaşartıcı gaz ve plastik mermilerle sokakları işgal eden protestocuları dağıtmakla meşgul olduğu sırada, kentin farklı noktalarından da şiddet haberleri geldi ancak bu kez hedeftekiler, hükümet karşıtı protestoculardı.

Siyah giyenlere karşı beyaz maskeliler

Siyah giyen muhalif göstericilere karşı beyaz maskeli hükümet yanlısı yüzlerce kişi, aralarında milletvekili ve gazetecilerin de bulunduğu muhaliflere bambu ve demir çubuklarla saldırdı.

45 kişinin yaralandığı olay, bu türden radikal şiddet olaylarına alışık olmayan Hong Konglularda şok etkisi yarattı.

Polis, olaya müdahale etmekte geç kalmakla suçlanırken, beyaz maskeli grubun hükümet tarafından protestocuları sindirmek için tutulan bir çete olduğu iddiaları bile gündeme geldi.

Hong Kong lideri Lam, pazartesi günü yaptığı açıklamada, olayı şiddetle kınarken, kentteki gerilimi doruk noktaya ulaştıran tartışmalı Çin’e iade tasarısının iptaline yönelik bir adım atıp atmayacağına ise değinmedi.

“Şiddet sadece şiddet doğurur.” değerlendirmesinde bulunan Lam, göstericilerin devlet amblemine saldırmasına ilişkin “Ulusun duygularını yaraladı.” yorumunu yaptı.

Pekin’in Hong Kong ve Makao İşleri Ofisi’nden yapılan açıklamada da protestolar için “Bu türden eylemler, merkezi hükümetin otoritesine açıkça meydan okumakta ve ‘tek ülke, iki sistem’ politikasını tehdit etmektedir.” ifadesi kullanıldı.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Çunying ise dün başkent Pekin’de yaptığı basın toplantısında, protestolarda açılan ABD bayraklarına atıfta bulunarak, “ABD’ye bir an önce Hong Kong’a uzanan kara elini çekmesini tavsiye ediyoruz.” diye konuştu.

Pazar günkü protesto yürüyüşünü organize eden Hong Kong’un en büyük aktivist grubu Sivil İnsan Hakları Cephesi, eyleme 430 bin kişinin katıldığı duyurusunu yaparken, kent polisine göre bu rakam en fazla 138 bin düzeyindeydi.

Çin, Hong Kong’da olağanüstü hal ilan eder mi?

Hong Kong basınında kentin “anarşizm tehlikesiyle karşı karşıya olduğu” yorumları dikkati çekerken, Pekin yönetiminin özerk yapıya sahip bölgede ulusal güvenlik gerekçesiyle olağanüstü hal dahil, bazı keskin önlemleri hayata geçirebileceği kaygısı paylaşıldı.

Kenti savaş meydanına çeviren olaylar sonrası sokaktaki Hong Kongluların toplumsal gerilimden duyduğu endişe dikkati çekti.

Kent esnafı, güvenlik kaygıları dolayısıyla kepenk açmamayı veya dükkanlarını erken kapatmayı tercih ederken, ABD menşeli bir teknoloji firmasının kentteki mağazaları da çalışanlarının akşam olmadan evlerinde bulunmalarını teminen öğleden sonra kapandı.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *