Eşref Bitlis ile Özal arasındaki tek ortak yan!

Eşref Bitlis ile Özal arasındaki tek ortak yan!

Star gazetesinden Aziz Üstel, ABD ile ilişkilerdeki gerginlik devam ederken, bugün kaleme aldığı makalesinde Eşref Bitlis olayına değindi. Bitlis’in, o dönem, ABD’nin PKK’ya ilişkin faaliyetlerini deşifre eden raporuna dikkat çekti.

17 Şubat 1993 günü bir uçak kazasında hayatını kaybeden Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in, dönemin Cumhurbaşkanı Özal’a sunduğu raporlarda hangi noktalara dikkat çektiğini vurgulayan Aziz Üstel, Özal ile Bitlis arasındaki tek ortak yanın ikisinin de Malatyalı olması olduğunu belirtirken, Özal’ın söz konusu raporları rafa kaldırdığını hatırlattı.

Aziz Üstel, şunları anlattı:

Milletçe en büyük özelliğimiz askere karşı saygı ve sevgi dolu olmamızdır. Neden? Çünkü biz asker milletiz! Asker vurulsa, öldürülse, tanısak da tanımasak da gözlerimiz dolar, boğazımıza bir şeyler takılır, iki öksürdükten sonra yumruğumuzun tersiyle gözlerimizden akan yaşları sileriz…

Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis tanıyanın ardından hüngür hüngür ağladığı, tanıyamayanınsa gözlerinin dolduğu bir askerdi. Turgut Özal’ın isteği doğrultusunda geniş kapsamlı bir Kürt Raporu yazmıştı.

ABD’nin bölgede kurduğu Çekiç Güç’e bağlı kimi Amerikalı subayların PKK’ya yardım ettiğini yazmıştı komutan. Bu savı güçlendiren telsiz konuşmalarıyla görüntüleri de eklemişti. ABD’li subayların, PKK lider kadrosuyla yaptığı üç ayrı toplantıyla ilgili ayrıntılı bilgiler de sunmuştu.

Paşa, devlet içinde kimilerinin terörden rant sağladığını vurguluyor isimler veriyordu. Güneydoğu’da bazı iş adamlarının güvenlik güçlerinin desteğiyle, PKK adına kaçakçılık yaptığını belirtiyordu.

Raporun çözüm öneren ikinci bölümünde, yani Kod Adı Kale olarak tanımlanan tasarıda, öncelikli olarak terörün yok edilmesi öneriliyordu. Sonra da Kürt halkına yönelik sevecen ve ılımlı adımlardan söz ediliyordu.

Eşref Bitlis 1993 yılında raporunu Cumhurbaşkanı Özal’a gönderiyordu. Yani PKK saldırılarının başlamasından 8 yıl sonra. Peki somut olarak kimleri suçluyordu:

1) Çekiç Güç’te görev alıp PKK’ya yardım eden ABD’li komutanları.

2) Savaştan rant sağlayan devlet görevlilerini.

3) Güvenlik güçlerinden aldıkları destekle bölgede tezgah üstüne tezgah kuran, kazançlarını PKK’la paylaşan Kürt iş adamlarını…

Eşref Paşa, düpedüz üyesi olduğu kurumu, TSK’yı suçluyordu. TSK’da PKK’yla iş birliği içinde olan ve bundan büyük paralar kazanan subaylar olduğunu vurguluyordu. Daha da vahimi Genelkurmay’ın bunlara ses çıkarmamasıydı.

Eşref Bitlis’in günahı bu bilgileri Özal’la paylaşmasıydı. Yani Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarıyla değil Özal’la!

Neden mi? Çünkü onların da işin içinde olduğu kanısındaydı!

Bitlis’in bu raporu ve Özal’a anlattıkları Amerikalıları da çok rahatsız etmişti. Onu izlemeye başladılar. Bitlis sadece bunları değil, ABD’nin Çekiç Güç üzerinden PKK’ya silah ve malzeme sağladığını da saptamıştı. Paşa’nın bindiği helikopter, ABD savaş uçaklarınca düşürülmek istenmişti… Hem de iki kez. Bu bilgileri helikopterde bulunan Em. Orgeneral Necdet Özgen kamuoyuyla paylaşmıştı.

Bu arada Özal, raporu BB Demirel ve Gen Kur Bşk’nı Doğan Güreş’le değerlendirdikten sonra rafa kaldırdı ve Bitlis’in planını değil ABD’nin Pentagon’un Kürt Senaryosu’nu kabul etti. Kısacası Özal’la Bitlis’in tek ortak yanı ikisinin de Malatyalı olmasıydı!

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *