‘Erdoğan, kendi yaptığına benzer imtihan oluyor’

‘Erdoğan, kendi yaptığına benzer imtihan oluyor’

Dilipak, Yeni Parti başlıklı bugünkü yazısında, yeni partiler kurulabileceğini, siyaset işinin bir “sorun çözme sanatı” olduğunu belirterek, bugüne kadar kimlerle kol kola olduklarını, bugün ne durumda olduklarını hatırlattı.

Yüzde 50 barajını korumak için

Abdurrahman Dilipak, Yeni Akit’teki yazısında, yeni parti kurma çabalarını yorumlarken, uyarılarını sıraladı, “istişare” ile kan kaybını önlemeyi önerdi. Aksi takdirde, MHP ile yapılan ittifakın yüzde 50 barajını aşmaya yetmeyeceğini savundu.

“Kimse gitmesin demekle olmuyor!” diyen Dilipak, yazısının bir bölümünde şu ifadeleri kullanıyor:

Tayyib Erdoğan bugün, dün kendi yaptığı işe benzer bir durumla imtihan oluyor. “Dün dündür, bugün bugün” olmaz. Artık 2’li koalisyonla %50 barajı aşılamaz. AK Parti’de bir çözülme yaşanırsa bugün MHP ile kurulan ittifakla da bu barajı aşamaz.

Kimse gitmesin” demekle olmuyor bu iş. Şimdi Bakanlıkların yeniden teşkili sözkonusu. Bakanlıktan alacağın birini almak o kadar kolay değil. AK Parti oylarında bir erime var. Bu değişim geciktikçe de erime devam ediyor. Ama görevden alırsan, şu kadar kişiyle gitme ihtimali de var. Gidip karşınıza geçme ihtimali de var. Görevden aldınız, yerine kimi getireceksiniz. Bir makama bir düzine adam talip. Birini getireceksin, geri kalanı küsüp gidebilir. Kolay değil. Bütün bunlar bir birikim oluşturuyor. Siz güçlü iken kimse sesini çıkaramıyor. Hem makamından ya da beklentilerinden, imtiyazlı konumundan mahrum olmak istemiyor, hem de hesap sorulmasından korkuyor. Bünye zayıflamaya başladı mı, birileri gizlediği düşüncelerini dillendirmeye başlar. Bu işler her yerde ve her zaman böyledir. Sonra ayrışma, küsme ve kopuş.

Geçen gün yazdım, siyaset “sorun çözme sanatı”dır aslında. Sonunda size oy versin vermesin, bütün bir toplumu, ülke halkını yönetme iddiasındasınız, herkesle, her görüşten insanla yüzleşmeniz gerekir. Komşularınız, diğer ülkelerle ilişkileriniz de böyle değil mi!

Dün Soylu parti lideri iken ne diyordu, bugün Soylu nerede. Numan Kurtulmuş, dün ne diyordu, bugün nerede! MHP ile dün aranız nasıldı, bugün nasıl. F. Gülen’le dün kol kola idiniz bugün kanlı bıçaklı. Dün Ulusalcı – BÇG’liler ile kanlı bıçaklı idiniz, bugün durum ne!”

Nasıl birbirimize sırtımızı dönüverdik!

Dilipak, şu değerlendirmeyi de yaptı:

“Kimse kendini merkeze almamalı. “Ben, benim ailem, benim dinim, benim mezhebim, benim tarikatım, benim partim, benim şeyhim”, bunlar “mikro faşizm”dir. Aslolan “Allah’ın dini”ne, Hak’ka dönmektir. Geri kalan istişare ve şûra ile hükmetmektir. Siyaset vekalet müessesesidir. Topluma bir şey dayatmak, “İlahlık ve Rablik” taslamaktır. Bu anlamda ne devlet büyükleri ve ne de din büyükleri bizim İlahımız ve Rabbimiz değildir. Rabbimiz Allah’tır! Kadere, rızga ve ecele hükmeden O’dur! Kimse kimsenin “kader”i, “rızg”ı ve “ecel”i üzerinden tasarruf sahibi değildir.

Bu işler o hale geldi ki, Allah’ın emrine uymazsan Haram, Resulün sünnetine uymazsan Mekruh, benim gibi düşünmezsen Dinden çıkarsın! Bu işler böyle gitmez. Herkes kendi nefsinden çok emin! “Beni bana bırakma Rabbim” diye dua eden insanlardan “bana kimse karışamaz” diyen nesillere nasıl geldik. Hani Mevlana ihtifallerinde “Gel, ne olursan ol yine gel, bu dergah umutsuzlar dergahı değildir, tevbeni bin kere kırmış olsan yine gel” derken, nasıl birbirimize sırtımızı dönüverdik!”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *