Yahudi ritüelleri her yıl muntazam uygulanıyor!

Yahudi ritüelleri her yıl muntazam uygulanıyor!

Yeni Akit yazarlarından Vehbi Kara, “Türkiye’deki Sabetay Yahudileri ve Çirkin İşleri” başlığını taşıyan yazısında Deniz Harp Okulundaki uygulamalar için hala eski tas eski hamam ifadesini kullandı.

Kendisinin de Deniz Harp Okulunda okuduğunu belirten Vehbi Kara, “Benim gibi namaz kılan, kaçamak yapıp Heybeliada camisinde Cuma namazı kılan öğrencilere ise hiç acınmaz. Ne kadar başarılı olursa olsun derhal okuldan atılırlar. Sonra milletimiz biraz da safça şu soruyu sorar: ‘Yahu niye askeri okullarda dindar öğrenci kıyımı yapılıyor?’ diye yazdı.

Vehbi Kara, “Türkiye’deki Sabetay Yahudileri ve Çirkin İşleri” başlığını taşıyan yazısında şunları anlattı:

Okuduğum 4 yıl boyunca Deniz Harp Okulunda bir defa dahi Cuma namazı kılmak nasip olmadı. Lakin hala Sabetay Yahudilerinin ritüellerine karşı çok saygı duyulmaktadır ve her yıl aksatılmadan yürütülür. Ne yazık ki Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya benzeyen bu çirkin işler hala devam etmektedir.

Her 22 Şubat gecesi “Kuzu Günü” adı altında denizcilik okullarında ziyafetler verilmektedir. Öyle ki denetlemelerde dahi çıkmayan yemekler bu gece hazırlanır; Yahudilerin kutsal saydıkları bu günün anısına her nevi eğlence tertip edilir.

Heybeliada’da 3 yıl ve Tuzla’da ise bir yıl boyunca Deniz Harp Okulunda okudum. Kara Harp Okulunda cami olmasına rağmen bizim okulumuzda yoktur. Halbuki Annapolis’teki Amerikan Deniz Harp Okulu’nun birebir kopyası olan bu okulda nedense kilise yerine cami yaptırmak, hiçbir okul yöneticisinin aklına gelmemiştir.

Buna karşılık Yahudi ritüelleri her yıl muntazam olarak uygulanır. Hiçbir Müslüman’ın yapmadığı Kuzu Günü kutlamaları aksatılmadan devam eder. Çünkü askeri okulları Sabetay Yahudileri ve FETÖ örgütü kontrol etmek istemiş ve belirli ölçüde başarılı olmuşlardır.

Benim gibi namaz kılan, kaçamak yapıp Heybeliada camisinde Cuma namazı kılan öğrencilere ise hiç acınmaz. Ne kadar başarılı olursa olsun derhal okuldan atılırlar. Sonra milletimiz biraz da safça şu soruyu sorar: “Yahu niye askeri okullarda dindar öğrenci kıyımı yapılıyor?”

Bunu 2007 yılında çıkardığım “Bahriye’de 15 Yıl” isimli kitapta ayrıntıları ile anlattım. Dindar öğrencilere nasıl baskı yapıldığını, Yahudi gelenekleri başta olmak üzere alkollü içki içmek gerektiğine dair hezeyanların, Müslüman öğrencilere dayatıldığını örnekleri ile göstermeye çalıştım. 1986 Yılında mezun olduktan sonra aradan tam 33 yıl geçmesine rağmen hala ciddi manada bir değişiklik olmamıştır.

Bu durumu düzeltebilmek için CİMER yani Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine defalarca yazdım. Bana gelen cevap yazılarında adeta insanın aklı ile alay eder tarzda nezaketsiz karşılıklar verildi. Deniz Kuvvetlerinden bir Albay; cami taleplerine karşılık bir odanın mescit olarak öğrencilere tahsis edildiğini söylüyordu.

Halbuki Deniz Harp Okuluna ABD’de olduğu gibi öğrencilerin ihtiyaçlarını gidermek için bir ibadethane yapılması gerektiğini şikayet etmiştim. Hatta Kara Harp Okulundaki cami örneğinden hareketle “Karacılılar Müslüman, biz gavur muyuz?” diyerek, yöneticilerin dikkatini çekmeye çalışmıştım. Yetmedi bizzat okul yöneticilerine giderek “Deniz Harp Okuluna cami yapılmalı” diye yüzlerine karşı ağır sözler söylemiştim.

Aradan yıllar geçti. Ne yazık ki eski tas eski hamam. Bölük komutanlarının odasının yanında namaz kılan öğrencileri fişlemek için açılan ve çoğu zaman kapalı tutulan bir odadan başka hala bu okulda ibadethane yoktur. Aynı fenalığı Hava Harp Okulunda da yapıyorlar. Neymiş “eğer cami yapılırsa minaresi uçaklar için tehlikeli olurmuş?”

Bu Sabetay Yahudisi İslam düşmanları için söylenmesi gereken çok söz var. Okuyucularım yaptıkları yorumlarda haklarında layık oldukları sıfatları çok güzel yazıyorlar. Benim ilave etmeme gerek yoktur. Lakin Cumhurbaşkanı’na ve Milli Savunma Bakanı’na sormam gereken bazı önemli sorular var. İşte en önemlileri şudur: “Askeri okullarda cami olmasından niçin korkuyorsunuz?” ve “Din ve vicdan özgürlüğü, askeri okul öğrencileri için çok mudur?”

CİMER aracılığı ile yaptığım başvurulara baştan savma cevaplar veren Milli Savunma Bakanlığı, umarım bu yazıdan sonra yıllardan beri yaptığım mücadeleye saygılı bir cevap verir. Eğer bunu yapmazlar ise bu can bu tende durdukça mücadele edeceğimi ve hesap soracağımı unutmasınlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da buradan Sabetay Yahudileri ile ilgili bazı mesajlar vermek istiyorum. Çünkü bu sinsi ve çift kişilikli insanlar başta kamu kurumları olmak üzere aynı FETÖ tarzı gibi sızmış hatta ele geçirmişlerdir. Sureti haktan görünerek Türkiye düşmanları ile işbirliği yapmaktan çekinmezler. Denizcilik kurumlarında öbek öbek yerleşip saltanat sürmekte olan bu İslam düşmanlarına karşı tedbir almak zorundadır.

Sabetay Yahudileri “Kapancılar, Karakaşlar ve Yakubiler” olmak üzere 3 kola ayrılmışlardır. Sabetay Sevi, yalandan Müslüman olduğunu duyurunca müritleri de güya Müslüman olmuş ve yeni isimlerini kullanmaya başlamışlardı. Fakat evlerinde gizlice Yahudiliğin sapkın mezheplerine bağlı olarak ritüellerini gerçekleştirmeye devam ettiler.

Özellikle 22 Şubat’ta Kuzu Günü ayinlerinde her türlü ahlaki değerlere aykırı ilişkileri yapmaktan çekinmediler. “Mum söndü” adı verilen ve iğrençlikte emsali görülmeyen eğlenceleri yaparak namus kavramını ayaklar altına aldılar. Yetmedi bu gecede doğan gayrimeşru çocuklara “kutsal insan” muamelesi yaparak koca Osmanlı devletini yıkma becerisini dahi gösterdiler.

Karakaşlar Bektaşi dergahına, Kapancılar ise Mevlevi dergahların girip kamufle oldular. Yakubiler ise özellikle yurt dışında Sabetay Sevi’nin sapkın yaşantısını sürdürmeye devam ettiler. Mason Localarında kurdukları kumpaslarla namuslu insanların hayatını karartıp işyerlerini iflasa sürüklediler.

Bugün Türkiye’nin en zengin insanları, Sabetay Sevi’den beri gelen ve büyüyerek devam eden kirli kumpaslar ile büyük servet sahibi olmuşlardır. Eğer ekonomik krizlerden kurtulamıyor isek işte bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi bunlardır.

Fevziye Mekteplerini Karakaşiler, Terakki Mektebini ise Kapaniler kurup yabancı dil avantajlarını kullanarak ülkemizin en değerli okullarını ve özellikle de askeri okulları ele geçirdiler. Her darbenin altında ABD ve onun gizli işbirlikçisi Sabetaycılar vardır.

2. Abdülhamid’in tahttan indirilmesinde , İttihat ve Terakki kurulmasında bunların büyük rolü vardır. Rus ve Balkan savaşlarında bazı Sabetaycı paşaların ihaneti sonunda 600 yıllık bir cihan devleti Osmanlı devleti yıkılmıştır. İşte zor zamanlarda yaptıkları ihanetlerin büyüklüğü nedeni ile bunları asla hafife almamak gerekiyor.

Sabetay Sevi, İzmir’de doğmuş sapkın bir insandı. Gizli yapılanmaları ve aileleri İzmir de ikamet etmiş genellikle deniz kıyısı illere yerleşmişlerdir. İstanbul da ise boğaz kıyıları bunların saltanat sürdüğü yerlerin başında gelmektedir.

Şişli Feriköy, Beşiktaş Maçka ve Üsküdar Bülbülderesi ile Bebek Aşiyan, Beylerbeyi Nakkaştepe mezarlığında gömülmeyi tercih ederler. Mezarlarında resim vardır, motif vardır, dua yerine mani ve şiir vardır. Mezarların çoğu kıbleye bakmaz. Hiç olmaz ise mezarlarında sinsilik yapmamışlardır. Bu hali ile bu gizli örgütü tanımak hiç de zor değildir.

Bütün anayasaların yazılmasında bunların rolü büyüktür. Basbakan’lar kısmen ve Dışişleri Bakanları çoğunlukla bunlar arasından çıkmıştır. Partiler kurdular. Paşa general oldular. Deniz Kuvvetlerinde söz sahibi komutanlar bunlar arasından çıktı. Bursa da bir köy her daim denizci subay doludur. Kamu kurumlarına çok rahatlıkla girerler. Çünkü kendi adamlarını kayırmasını iyi bilirler. Her partide yönetici kadrolarında bu cinsten insanlar vardır.

Karakaşlar ile Kapancılar sürekli kavgalıdır. Aslında kavganın özünde “Türkiye’yi kim yönetecek ve parsayı kim toplayacak” mücadelesi vardır. Birbirlerini idam ettirecek kadar ileri gitseler de dışarıya yani Müslümanlara su sızdırmazlar.

Arkalarında büyük maddi destek vardır. Bir zamanlar nasıl ki Yeniçerilerin ve Harekat Ordusunun kontrolünü ellerine almışlardır; sonrasında da kara-hava-deniz her kuvvette insiyatifi ellerine geçirmişlerdir.

Kısacası hem maddi hem askeri hem siyasi olarak, kurdukları okullar ve destekledikleri siyasiler, burs verdikleri öğrenciler tarafından semirerek devamlı olarak güçlendiler. İçlerinde bir kısmı İslam ile şereflenip, ülkemize faydalı hizmet verirken, diğer kısmı maalesef hep kendi Sabetay geleneklerine bağlı kalıp ülkemizi kaosa sürüklemişlerdir.

Feto’nun Işık okulları ve evleri hep bunlardan beslenmiştir. Bu dehşetli FETÖ örgütü neden icraatlarını İzmir’de başlattığını şimdi daha iyi anlayabiliyoruz. Gerçekten İslam dinini seçerek samimi Müslüman olanlar var ise de maddi ve manevi menfaat kapılarından dolayı bu dehşetli ve sinsi yapıdan kurtulamayan insanlar çoğunluktadır. İşte yaptıkları pisliklerin bir kısmını deşifre etmemizin esas nedeni budur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan askeri okullardaki cami meselesine el atmasını ve FETÖ örgütü kadar tehlikeli bu Sabetaycı yapılanmayı bitirmesini bekliyoruz. Aksi takdirde hem ülkemizi hem de AK Parti’yi perişan edecekler, vesselam…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *