‘Pasifikteki kapışma Akdeniz’e taşınıyor’

‘Pasifikteki kapışma Akdeniz’e taşınıyor’

“Küresel bir karanlık güç”ten söz eden Kerem Alkin, kaos oluşturarak, Çin’in yükselişi için gereken hammaddeye ve pazarlara ulaşmasını engelleme çabaladığını ileri sürdü.

Sabah gazetesi ekonomi yazarlarından Kerem Alkin, ‘Pasifikteki kapışma Akdeniz’e taşınıyor’ başlığını taşıyan yazısında Sri Lanka’da yaşanan katliama dair üzüntüsünü paylaştıktan sonra, bunun ardına yatan çekişmenin arka planına ilişkin bir değerlendirmede bulundu.

“Küresel bir karanlık güç, 1960’ların sonlarından bu yana, farklı din, farklı mezhep ve farklı dünya görüşlerinden insanları ‘vahşi’ bir operasyonla birbirlerinden nefret edecekleri bir ‘kaos’a sürüklemek adına, ‘kahpe’, ‘insanlık dışı’ saldırılarını arttırarak sürdürmekte.” diyen Alkin şöyle devam etti:

Atlantik’ten Asya-Pasifik’e kayan ‘güç merkezi’, pek çok gerginliği ve bu gerginliklere bağlı belirsizlikleri de beraberinde getirmekte. Çin’in liderliğinde, Asya-Pasifik’in yükselişini sürdürmesi, başta enerji türevleri ve madenler; Asya-Pasifik’in kritik önemdeki hammaddelere kolay ve kesintisiz ulaşabilmesinden de geçmekte. Bu nedenle, Çin açısından ‘kuşak-yol projesi’, zihninizde salt Çin’in ürettiği malları dünyanın her noktasına kolayca ulaştırmak istediği bir proje olarak şekillenmesin. Bunun da ötesinde, Çin’in kritik önemdeki hammaddelere çok sayıda koridordan ulaşabilme becerisini de arttıran bir proje, ‘kuşak-yol’.

Bu nedenle, ‘kuşak-yol’ projesinin Türkiye, Yunanistan ve İtalya üzerinden Akdeniz’e, Avrupa’ya ve esas, Afrika’ya ulaşması gerekiyor. Bu nedenle de, Akdeniz ülkeleri, münhasır ekonomik alanlarında yer alan petrol ve doğalgazı, yakın coğrafya olarak, enerjiye ciddi ihtiyacı olan Orta ve Kuzey Avrupa ülkelerine; daha uzak bir coğrafya olarak ise Asya-Pasifik’e satmak üzere, aralarında giderek tırmanan bir rekabet yaşamaktalar. ABD ise, 2017 sonunda, uluslararası ölçekteki menfaatlerine en kritik önemde tehlike olarak gördüğü Rusya ve Çin’i ‘rakip’ olarak ilan etti. Sonrasında da, her iki ülkenin de Atlantik ve Asya-Pasifik arasında enerji ve küresel mal ticareti açısından artan rol üstlenmelerinden duyduğu memnuniyetsizliği, ABD yönetiminin dilini, tavrını, Kongre’den geçirdiği kararları giderek ‘tehdit’ tanımlamasına alacağımız bir düzeye taşıdı.

ABD yönetiminin bugün için tercih ettiği ‘tehdit’ üslubu, ABD-Rusya-Çin üçlüsü arasında daha dengeli bir politika seti oluşturmak isteyen Türkiye gibi ülkelere yönelik ‘ekonomik ve siyasi yaptırım’ mesajları ve adımları ise, söz konusu ülkeleri ABD’den ‘soğutmak’tan başka bir işe yaramıyor. Ne acıdır ki, Orta Doğu ve Akdeniz’de ‘terör’ üzerinden de yürütülen gerginlikler, Atlantik ile Asya-Pasifik arasındaki kapışmaya dayalı olarak, Yeni Zelanda ve Sri Lanka’ya da uzandı. Bu zorlu konjonktür, her zamankinden daha fazla ‘birlik’ ve ‘beraberliğe’ ağırlık vermemizi gerektiriyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *