Marka, Fasonculuk ve Venhar Kur’an Evi

Marka, Fasonculuk ve Venhar Kur’an Evi

Markalar, yerel ulusal ve uluslararası düzeyde, sahip oldukları pazar hakimiyeti nedeniyle her sektörde üretim yapanları kendilerine bağımlı ‘fasoncu’ yapar, bunların bağımsız olarak pazara girip fiyatları bozmasını engeller.

Marka, Fasonculuk ve Venhar Kur’an Evi

Hüseyin Alan

1: Kapitalist nitelikli milliyetçi/ulusalcı toplumsal örgütlenmenin veya rasyonel davranan birey temelli toplumsal hayatın; kendine has laik demokratik siyasal kültürü ve düzeni olur; bu ikisi birbirini tamamlar, uyuşur.

Serbest pazar ekonomisi de denen kapitalist düzende ‘telif hakları’ denen, tekelci sermayeyi ve soygun düzenini koruyan ‘lisans’ ve ‘patent’ hakları denen tescilli haklar vardır. Bu sayede pazar piyasada ‘markalar’ tekelleşir; reklamcılar ve modacılar aracılığıyla tüketim toplumu; tükettikçe haz alan birey tipi insan üretilerek yaşatılır.

Markalar, devlet koruması altında yeşerip büyür; teşvikler, istisnalar, muafiyetlerle desteklenip önlerindeki yasal ve ahlaki engeller kaldırılır..

2: Markalar, yerel ulusal ve uluslararası düzeyde, sahip oldukları pazar hakimiyeti nedeniyle her sektörde üretim yapanları kendilerine bağımlı ‘fasoncu’ yapar, bunların bağımsız olarak pazara girip fiyatları bozmasını engeller.

Markaların pazar hakimiyeti ve piyasada tüketim tekeli nedeniyle markalara bağımlı kalan fason üreticilerin kaderi baştan bellidir; ucuza çalışmak, ucuz işgücü, sömürülmek, iflas, yoksulluk. Dolayısıyla kendi olarak var olamamak.

Türkiyede son yıllarda finans piyasasında, gıda ve içecek sektöründe, tarım girdilerinde, otomotiv inşaat ve enerji tarafında olup bitenler gerçekte markaların hükümranlık çatışmasından ve kapitalist düzenin yerleşiklik çabasından başka bir şey değildir.

3: Kendi menfaatleri doğrultusunda rasyonel tutum takınan, tüketerek haz alan birey, bu bireylerden müteşekkil refah peşinde ilerleyen laik kapitalist tüketici toplumunun,

Kendini yeniden üretmesi, yeni nesillerin bu toplumsal hayata sorunsuz katılması için eğitim sistemi olmazsa olmazdır.

Siyaset, bir taraftan eğitim sistemini denetleyip kontrol ederken, bir taraftanda pazarın şartlarını sermaye lehine koruyup düzenlemeyi vazife edinir.

Eğitim sisteminden üç tip birey yaratılır;

Üniversite mezunları da dahil olmak üzere büyük çoğunluk okuma yazma becerisiyle geçimini sağlayacak, toplumsal ve siyasal kültürü taşıyıp statü elde edecek, sosyal hayatta iletişim kuracak düzeyde uzmanlaşmış, iş birliği ve iş bölümünü sağlayacak bireyler;

Bu uzmanları eğiten ve yetiştiren, mesleki ve kültürel uzmanlık bilgisi yanında sanatçı, edebiyatçı, politikacı, aydın gibi bireylere üst uzmanlık becerisi aktaran üst düzey uzmanlar ve;

Üst düzey uzmanları da yetiştiren uzmanlarüstü uzmanlar.

Küresel dünya düzeni sonuncular eliyle yaşatılır, rasyonel ve laik bireylerden oluşan kapitalist tüketici toplumu yeniden yeniden üretilir.

Eğitim sistemi, dini eğitimler dahil seküler nitelikli olup ulusal devletlerin denetimi ve kontrolü altındadır. Her türlüsüyle uzmanlaşmış bilim, teknoloji, sermayenin hizmetindedir.

4: Bu sistemden geçtiği halde, toplum içinde sistem karşıtı olan yahut farklı bir eğitim sistemiyle kendisini var kılmaya çalışan küçük ve özel grupların üyeleri,

Kendi içinde örgütlenip kendi değerleri temelinde iktisadi, siyasi, hukuki işlerini çözemiyorlar, diğerleriyle kurdukları ilişkilerini aynı değerlerle yürütemiyorlarsa;

Bu grupların üyeleri toplumsal hayatta var olmak için, iş bulma ve statü elde etmek için, meşruiyet kazanmak için,

Ya aldığı özel eğitimi unutmak ve özel ilişkileri bitirmek zorunda kalacak yada, aldığı özel bilgileri reel toplumsal gerçekliğe uyarlayarak değişip dönüşmek zorunda kalacaktır..

5: Buncaaz sözü niye ettik?

Kayseri’de ‘Venhar Kur’an evi’ adıyla faaliyet gösteren bir grup, genel toplumsal yapıya, sosyal ve siyasal hayata, bu hayatı reel gerçeklik kabul edip yeniden üreten zihinsel ve kültürel hakikate, itiraz şerhi koyup katılmayarak, Kur’an merkezli özel bilgi üretip özel ilişki kurma çabası gösteriyordu.

Bu grup bir süre önce ‘korsan’ yapı kurma, ‘merdivenaltı eğitim yapma’ ithamıyla yüzleşti.

Arkadaşların başlarına gelenler genel sisteme giren virüs muamelesidir; doğaldır. Çünkü onlar ‘marka’ eğitim sistemine katılmadıkları, markalara fason bilgi üretimi yapmadıkları ve kapitalist toplumsal hayata yarayışlı eleman üretmedikleri için virüs muamelesi gördüler.

Batıda olduğu gibi ülkemizde de dini eğitim tekeli/marka ürünler, bize has kısmıyla Kur’an kursları, imam hatip okulları, ilahiyat fakülteleri ve diyanet teşkilatı aracılığıyla üretilmektedir.

Buraya kadar doğal çünkü bu merkezlerin finansını devlet sağlıyor, müfredatı milli eğitim kurumuyla denetliyor. Buralardan çıkacak ürünler piyasa ve pazarın ihtiyacını karşılıyor.

Buna rağmen toplum içinde farklı ideolojik ve kültürel küçük ve özel gruplar var. Bunlar özel eğitimlerini ve ilişkilerini yaşatmak için direniyor.

Bunların içlerinde dergi gazete çıkartanları dahil sivil toplum biçiminde bir araya gelip Kur’an çalışmaları yapan yüzlerce özel gruplarda vardır.

Bunlara tahammül ediliyor da Venhar Kur’an evinin başına gelenler niye geliyor? Burayı anlamak icap eder.

Bize göre fark, Venhar’ın markalara fason üretim yapmaya yanaşmaması, kendi olarak var kalmaya ve genel toplumsal siyasal hayatta özel ilişkilerini korumaya direnme çabasıdır.

Anlayana diyelim..

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *