Dindarlığın gerilemesinden daha doğal ne olabilirdi?

Dindarlığın gerilemesinden daha doğal ne olabilirdi?

Türkiye’de Anayasa mı değişti. Ordu mu zihniyet değiştirdi. Hukukta mı bir devrim yaşandı. Milli eğitim mi İslâmileşti. Ekonomi İslâmî kurallara göre mi yapılandı. Sosyal bilimler ve medya değer yargılarımızla mı kaynaştı…

Dindarlığın Gerilemesinden Daha Doğal Ne Olabilirdi?

Ali Rıza Demircan

Konda, 10 yıllık toplumsal değişim raporu yayınladı. Rapora göre ateist oranı yüzde 1’den yüzde 3’e çıkarken, dindar oranı yüzde 55’ten yüzde 51’e geriledi.

İslâmcı Bir İktidar mı Var?

Allah’a inandığına şahit olduğum Mehmet Ali Birand ile ölümü öncesinde bir televizyon  programı vesilesi ile yaptığımız görüşmede bazı şikayetlerim üzerine bana, “İslamcı bir iktidar iş başında problemleri çözümlesin,” deyiverdi. Benim cevabım da şöyle oldu:

– İslamcı iktidar ifadesiyle neyi kastettiğinizi bilmiyorum. AK Parti iktidarının İslâm adına egemen sistemle bir sorunu yoktur. Böyle bir amaç da deklere etmemiştir. Kişisel hayatta namaz kılmak ve içki içmemek de sorunlarımızı çözmüyor.

Türkiye’de Anayasa mı değişti. Ordu mu zihniyet değiştirdi. Hukukta mı bir devrim yaşandı. Milli eğitim mi İslâmileşti. Ekonomi İslâmî kurallara göre mi yapılandı. Sosyal bilimler ve medya değer yargılarımızla mı kaynaştı. İslamcı iktidar ifadeleriyle bizi mi aldatıyorsunuz yoksa kendinizi mi kandırıyorsunuz?

Elbette Yüzeysel Başarılar Oldu

Son 10 yılda elbetteki bazı çalışmalar yapıldı. Öze inmeyen başarılar sağlandı ama o kadar…Sonuçta 2019 bütçesinde 65 milyar yatırımlara ayrılırken 117 milyar faiz ödemelerine ayrıldı. Milli Eğitim’de bütün öğrencileri kuşatacak ruh ve muhteva değişikliği yapılamadı. Kemalizmin iktidarı devam ediyor. Örtülü bakan tayin ettik ama aile hayatımızı kendi ellerimizle çökertiyoruz.

Kardeşlerimizi Eleştirmeyelim Dedik

Daha da önemlisi, biz Emir bilmaruf ve Nehiy anil- Münker/ İslâm’ın, ortak aklın ve ilmin gerektirdiklerine çağırmaz, sakındırdıklarından men etmez olduk. Sustuk. Kardeşlerimizi eleştirmeyelim, dedik. Üstelik beceriksizlikleri de alkışlar olduk. Çıkarcılığa ve meddahlığa alıştık, alıştırıldık. Yürekten dostların uyarılarına da karşı çıkar, tavır koyar olduk.

Hele hele şu yazılı ve görsel medya. Büyük çoğunluğunu yandaş kıldık ama İslâmî /insanî değerlere hiç mi yaklaştıramadık. Böyle bir meselemiz de yok, olmadı da zaten.

Dün akşam özel olarak kanallara baktım. Utandım. İslâm açısından daha kötüsü ne olabilirdi, bilmiyorum, bilemiyorum. Yeri gelmişken değineyim. Ruhunu yitirmiş Diyanet tv’yi bir kenara bırakalım. Başta TRT ve ATV olmak üzere yönetimimiz altındaki onca  kanalda bu millete dinini aslî güzellikleri içinde öğretecek, millet hayatımıza ışık  bir tek program var mı? Düşündüren, ahlâkî ve estetik duygularımızı tetikleyip geliştiren bir tek program.

Yoksa bilmediğimiz anlaşmalarla bize dayatılan filmler, programlar mı var?

Üstelik iletişim imkânları gelişti sosyal medyada fitneler patladı. Şerler elimizde, önümüzde. Önlem alamadık. Yüzeysel dindarlar da de su-i zancı gıybetçi, iftiracı veya yalaka oldu.

Bir millet nasıl olursa öyle idare edilir. Bütün olumsuzlukları iktidara yüklemek de insafsızlık olur, kolaycılık olur. Diyanet mi,,İlahiyatlarımız mı, Müsiad benzeri sivil örgütlerimiz mi, holdingleşen cemaatler mi başarılı, amaçlı. Topyekün dökülüyoruz.

İktidarı eleştirdiğimiz hususlarda muhalefette de hiçbir hayatiyet belirtisi yok.

Bütün bu olumsuzluklar devam ederken hayatı dinimizin ölçülerine göre yaşama olan dindarlık nasıl gelişecekti? Gerilemesinden daha doğal ne olabilirdi?

Teknoloji ve Üretim de Çare Değil

Dünyaya mal üreten Çin de, teknoloji devi Japonya da, dünyayı sömüren Amerika da borçlu olduğuna göre maddi problemlerin çözümü için teknoloji ve üretim de yetmiyor.

İnsanı akıllı  yaratıp onu  bilim ve üretim yapabilme yeteneğiyle donatılan Yüce Allah’tır. Eğer soyut akılla ve bilimle insanlık çizgisinde kalınabilseydi, doğa ile uyumlu adil ve merhametli bir düzen oluşturulabilseydi Allah evrensel kıldığı elçisi Muhammed’i son mesajlarını içeren Kur’ân ile gönderir miydi? İnsanlık İslâm’a muhtaçtır.

İslamsız dünyanın ve ülkemizin geleceği karanlıktır. Ölümcül rekabet, savaş ve sömürü dışında bir ışık görebiliyor muyuz?

Açıkça söyleyelim. İslâmî düzen için alt yapı çalışmaları başlatılıp uygulamaya geçilmedikçe iktidar kadrolarından ve muhalefetten kalıcı hayırlar bekleyemeyiz.

Mirat Haber

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *