Namazda Kâbe’ye, sosyal hayatta Paris’e yönelmek!

Namazda Kâbe’ye, sosyal hayatta Paris’e yönelmek!

Batı’nın ne kadar çirkef âdet, gelenek, görenek, yaşam tarzı ve dini sembolleri varsa bunların tamamı kültür, moda ve eğlence adı altında ülkemize taşınmakta ve modern yaşam kuralları olarak insanımıza yutturulmaktadır.

Böyle diyor Mustafa Kasadar, bir günah yarışı olarak ele aldığı Yılbaşı kutlamaları konusunu değerlendirdiği bugünkü yazısında. Milli Gazete‘de “Yılbaşı kutlaması mı, günahta yarış etmek mi?” başlığı ile yayınlanan yazısında Kasadar, “Maalesef uygulanan Batıcı eğitim politikaları sonucu kendi halkına tepeden bakan ve kendi dininden, kültüründen, örf ve ananelerinden habersiz bir şekilde yetişen nesiller de bu çirkin âdet ve gelenekleri hemen kapmaktadır. Bu çirkin âdetlerden birisi de yılbaşı kutlamaları adı altında işlenen mel’netlerdir.” diye yazdı.

Mustafa Kasadar şöyle devam etti:

Bu gecede işlenen mel’anetler ister Hz. İsa’nın (a.s.) doğum gününe bağlı olarak ve isterse bağımsız olarak kutlanmış olsun haramdır, günahtır. Hatta bu gecede işlenen mel’anetler yalınızca bu geceye özel değil her zaman haramdır. Bu gecede nelerin yapıldığı, hangi cürümlerin işlendiği tarife ihtiyaç bırakmayacak kadar açık ve herkesin gözü önünde gerçekleşmektedir. Bu işlenen çirkefliklerin İslam dininde yasak ve günah olduğunu bilmek için hoca olmaya, hatta Müslüman olmaya bile gerek yoktur. Azıcık entelektüel birikimi olan bir gayri müslim dahi içki, kumar, kadınlı erkekli eğlenme, çıplaklık ve fuhşun İslam’da haram olduğunu bilir.

Ben Müslüman’ım diyen hiçbir fert dini hayatı keyfine göre yorumlayamaz ve keyfine göre bir hayat tarzı seçemez. Kendini Müslüman olarak tarif eden bir kimse en azından inanç noktasında diğer Müslüman kardeşleri gibi inanmak ve düşünmek zorundadır. Namazda Kâbe’ye yönelirken, sosyal hayatında Paris’e yönelemez. Yalnızca inanç ve ibadet alanında değil; tırnak kesmeden bıyık bırakmaya kadar her konuda gayri müslimlere muhalefet etmeyi emreden bir Peygamberin ümmeti olan Müslümanların kendi inanç ve kültürleriyle taban tabana zıt olan yılbaşı eğlencelerine nasıl katılabilir?

Allah Resulü (s.a.v.) Efendimiz içine düştüğümüz bu utanç verici durumu asırlar öncesinden haber vererek şöyle buyuruyor: “Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz (onların inançları ve yaşayışlarını ölçü edineceksiniz). İnsanın giremeyeceği küçük bir keler (kertenkele) deliğine girecek olsalar, siz de onları takip edeceksiniz.”

Sahabeler soruyor: “Ya Resûlellah! (İzlerini takip edeceğimiz bu topluluklar) Yahudiler ve Hıristiyanlar mı olacak?”

Allah Resulü (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyuruyor: “Ya başka kimler olacaktı?” (Buhari, Müslim). Yani ebette onları taklit edeceksiniz.

1 Ocak tarihi hangi açıdan bakarsanız bakın Müslüman için kutlanacak bir değere sahip değildir. Eğer yılbaşı diye kutlanıyorsa Müslümanların yılbaşı 1 Ocak değil, 1 Muharrem’dir. Ayrıca da herkesin yılbaşı doğum tarihine göre değişir. Her bir fert yeni yılına kendi doğum gününde girer. Diğer taraftan da insan hayatından bir yılı kaybettiği için sevinmeli değil üzülmelidir. Zira boş geçen her bir gün insanı cehenneme daha fazla yaklaştırmaktadır. Öte yandan bu tarih eğer Hıristiyanlarca Allah Teâlâ’nın gönderdiği peygamberlerden olan Hz. İsa’nın (a.s.) doğum günü olarak kutlanıyorsa bir kere bu Hıristiyanlar arasında dahi ihtilaflı bir konudur. Ayrıca da bir İslam peygamberinin doğumu onun getirdiği prensiplere taban tabana zıt eğlencelerle kutlanamaz. Zira bu sözde yılbaşı kutlaması adı altında işlenen mel’anetlerin tamamı haramdır, günahtır. Şu hale bakınız! Tam bir günah yarışı… Kadınıyla, erkeğiyle, açığıyla, kapalısıyla herkes saatlerce piyango kuyruğunda bekliyor. Yani harama dalma için sıraya girmiş, binlerce insan aynı kuyrukta…

Yalnızca bu olay bile yılbaşı kutlamalarının masum bir eğlence gecesi olmadığını göstermeye yeter ve artar. Zira bu gece vesilesiyle halkın birçoklarının başka zamanlarda ağzına sürmediği içkiyi sırf yılbaşı diye içmesi, yılbaşı diye piyango bileti alması, yılbaşı diye televizyonlarda adeta çıplaklar kampını andıran yayınları seyretmeleri ve daha başka günahları bu geceye özel işleme ruhsatının olduğunu düşünmeleri ve enva-i çeşit günahlara dalmaları bu kutlamaların asla basit bir eğlence olmadığını, aksine halkın dini duygu ve düşüncelerini ifsat etmeyi kastettiğini göstermektedir.

Diğer yandan bir gecede başka zamanlarda onlarca gecede işlenmeyen günahlar işlenmekte ve adeta yüce Allah’a karşı toplu bir isyana kalkışılmaktadır. Bu ise ilahi azabı gerektiren çok tehlikeli bir yola girmek demektir. Hafazanallah.

“(Ya Rab!) İçimizden birtakım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helâk mi edeceksin?” (A’raf, 155).

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *