Suriye konulu 4’lü İstanbul zirvesi

Suriye konulu 4’lü İstanbul zirvesi

Suriye’deki savaş devam ederken askeri, diplomatik girişimler de sürüyor. İstanbul’da Vahdettin Köşkü’nde bugün Türkiye, Almanya, Fransa ve Rusya liderlerinin katılacağı dörtlü zirve düzenlenecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetiyle düzenlenen buluşmaya Almanya Başbakanı Angela Merkel, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron katılacak. Dört ülke lideri İdlib başta olmak üzere Suriye’deki son gelişmeleri masaya yatıracak, bu konuda atılacak adımlar konusunda görüş alışverişinde bulunacak.

Türkiye, Rusya ve İran’ın oluşturduğu “Astana Formatı”ndan ve ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Suudi Arabistan ve Ürdün’ün üyesi olduğu “Küçük Grup (Small Group) Formatı”ndan temsilciler, ilk defa ortak bir zirvede buluşmuş olacak.

Öneriler paylaşılacak

Birgün gazetesinin haberine göre, zirve kapsamında liderlerle başbaşa görüşmeler de yapacak olan Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik önerilerini paylaşacak. Erdoğan’ın gündeme getireceği öneriler arasında Astana ve Soçi’de ele alınan başlıkların hayata geçirilmesi, Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması, tüm etnik unsurları kapsayıcı yeni bir anayasa hazırlanması, adil bir seçim için hazırlık yapılması, evlerinden olan yüzbinlerce mültecinin yaşadıkları topraklara yeniden dönüşü, Fırat’ın doğusu dâhil olmak üzere güvenli bölgelerin genişletilmesi, insani yardımların sorunsuz şekilde ulaştırılması ve savaştan etkilenen şehirlerin yeniden imarı gibi başlıklar bulunuyor. Erdoğan, İdlib mutabakatı, Menbiç’teki son durum ve “Harekete geçeceğiz” dediği Fırat’ın doğusuna yönelik atılabilecek adımlar konusunda da liderlerle görüşlerini paylaşacak.

Hedef askeri değil siyasi çözüm

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İstanbul zirvesi ile ilgili yaptığı açıklamada, “Zirvede öncelikli amacımız Suriye’de çözümün askeri değil, siyasi olduğu gerçeğinden, ilkesinden hareketle acaba yeni ne tür formüller üretebiliriz konuları üzerinde durmak olacak” dedi.

Macron ve Trump telefonda görüşerek, dörtlü zirveyi ele alırken, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, bir araya gelecek liderlerin Suriye’yle ilgili ortak konular bulmak için farklı formatları birleştirme ve ‘saatlerini ayarlama’ üzerinde duracağını ifade etti.

Bizim grup da ‘smaller’ olsun

Erdoğan, üç günlük Almanya ziyareti dönüşünde yaptığı açıklamada, ABD önderliğindeki yedi ülkenin oluşturduğu küçük grup görüşmelerine gönderme yaparak, “Şimdi bir ‘small’ grup diye bir şey çıkardılar. ABD, Mısır, Suudi Arabistan, İngiltere, Ürdün, Almanya, Fransa toplam 7 ülke var. 7 ülke ile toplantıyı yapacaklar. Bu toplantılara Türkiye’yi çağırmıyorlar. Hatta hatta Suriye’yi çağırmıyorlar. Ben de Sayın Merkel’e ‘Bizimki de ‘smaller’ olur’ dedim” ifadelerini kullanmıştı.

Faik Bulut: Ankara elini güçlendirmek istiyor

Zirveden yüzeysel olarak da olsa belli bir karar çıkar. Hatta öyle bir görüntü de verebilirler. “Görüştüğümüz konularda anlaştık. Şöyle bir karara vardık” diyebilirler. Özellikle Türkiye’deki basın böyle bir görüntü yansıtabilir. Türkiye, rol kapmaya ve ileride Suriye ve Ortadoğu’da Amerika’ya karşı pazarlıkta elinin güçlenmesini istiyor. Güçlendirirken de özellikle Avrupa Birliği ülkeleri yani Almanya, Fransa ya da Rusya gibi ülkeler vasıtasıyla bunu yapması, öteden beri başvurduğu bir taktik. Biraz genişletti bu çerçeveyi.

Rusya’yla yapıyordu zaten ama Fransa ve Almanya ile daha fazla yapmaya başladı. Bu Suriye konusunda da öyle olacak. Suriye meselesinin çözümü ya da çözümsüzlüğü konusunda. Hatta üstü kapalı bir şekilde ilerde İdlib’den ya da o bölgelerden çıkmamak üzere Fransa ve Almanya’yla olan tavrını, desteğini, yeniden de olsa alırsa, bunu Rusya’ya karşı da ilerde bir koz olarak kullanabilir diye düşünüyorum. Bu rol kapmak mı? Evet ama esas olarak bu son iki keredir Türkiye’nin dış politikasında bir o kapıya, bir bu kapıya, o devlet oraya, o devletle bozuşma vs. diyerek hep birbirine karşı böyle kullanma taktiğine başvurduğunu görmemiz lazım.

Aynı zamanda Ortadoğu’da söz sahibi ve kalıcı olmak istiyor, buna Suriye de dahil. Suriye’de çekilmeme yönünde ciddi emareleri var. Burada da Avrupa Birliği’nin, iki büyük devletin desteğini almaya çalışıyor. Amerika’ya karşı da ilerde Amerika’nın belli bir noktaya geldiğini düşünüyor ve Amerika’yı deyim yerindeyse kendisiyle uzlaşmaya ve ortak iş yapmaya ve PYD gibi oradaki Kürt örgütlerini dışlamaya yönelik bir taktik güttüğünü sanıyorum.

İbrahim Varlı: Cilalı Zirve’den sonuç çıkmaz

Suriye’de farklı çıkarlara sahip, karşı cephelerde yer alan dört ülke liderini Vahdettin Köşkü’nde bir araya getirecek zirveden bir sonuç çıkmayacağını liderlerin kendileri de pekâlâ biliyor. Savaşın baş finansörlerinden ABD’nin, İngiltere’nin olmadığı, İran’ın çağrılmadığı, Suriye’nin olmadığı masa eksik bir masadır.

O halde Erdoğan, Putin, Macron ve Merkel’i bir araya getiren zirve neden düzenleniyor? Zirve Erdoğan’ın ısrarlı isteğine, Putin’in Türkiye’nin Astana sürecinden kopmaması, Merkel ve Macron’un ise mülteciler ve ekonomik gerekçeler nedeniyle “hayır” diyememesinin bir sonucu. Bir nevi “dostlar alışverişte” görsün zirvesi.

Suriye’de bağlayıcı bir karar isteniyorsa, masada ABD ve İran’ın da bulunması gerekir, zira meseleye doğrudan dâhil olan devletler den ikisi bunar. Ancak bunun için de koşullar mevut değil. Engellerin başında, Trump’ın İran ile aynı masaya oturmak istememesi var. Yedi yıllık kanlı savaşın ana aktörlerinin davet edilmediği zirveden somut, bağlayıcı bir karar çıkması beklenemez.

Zirve, ABD’nin ve İran’ın Suriye’de devre dışı kaldığı anlamına mı geliyor? Tabi ki hayır. Fırat’ın doğusuna yerleşen, Suriye’yi fiilen ikiye bölen ABD’nin dışlandığı, hesaba katılmadığı bir denklem Suriye özelinde düşünülemez. Benzer denklemi İran için de kurabiliriz. ABD ile AB arasında Trump ile birlikte oluşan çatlak sonrasında Almanya ve Fransa’nın liderlik yaptığı Kıta Avrupası kendisini de yakıcı bir şekilde ilgilendiren sorunda daha fazla insiyatif almak istediği görülüyor. Almanya ve Fransa’nın esas olarak ilgilendikleri konular ise yeni mülteciler. Her iki ülke de yeni bir mülteci dalgasıyla karşılaşmak istemiyor.

Rusya da stratejik davranarak, ABD’yi dengeleyebilmek için AB’nin iki önemli ülkesini yanına çekmek istiyor. Erdoğan hükümeti ise bir süredir yaptığı üzere ABD ile arayı açmadan, Rusya’yla ve AB’nin iki önemli aktörüyle de iş çevirmek istiyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *