Arda’nın temsil ettiği “yaşam biçimi” üzerine

Arda’nın temsil ettiği “yaşam biçimi” üzerine

Özay Şendir: Arda değil bizim sevmediğimiz şey. Arda’da ete kemiğe bürünen, pervasız ve ne kendisine, ne de başkasına saygısı olmayan yaşam biçimi…

Son birkaç gündür Türkiye’nin ana gündem maddeleri arasında futbolcu Arda ile şarkıcı Berkay’ın “barda başlayan kavgası” işleniyor. Haber bültenlerinde bazen ilk sırada verilen olay bazı köşe yazarlarının da gündemine girmiş durumda. Bunlar arasında Milliyet yazarı Özay Şendir de bulunuyor. Bugünkü yazısının bir bölümünü söz konusu olaya ayıran Şendir, Arda’nın şahsında görünür hale gelen “yaşam tarzı”nı eleştiriyor. “Sevmediğimiz Arda değil, onda vücut bulan yaşam biçimi…” başlığını taşıyan yazısında, yaptığı iyilikler ile toplumun sevgisini kazanmasına karşılık, “bugün herkesin nefret cümleleri kurduğu Arda’ya nasıl geldik acaba?” sorusunu yanıtlıyor Şendir.

Yazısının ilgili bölümünde şunları yazıyor Özay Şendir:

Bakırköy Kadın Ceza İnfaz Kurumu’ndaki Adalet Anaokulu’nda eğitim alan çocukların yıllık yemek masraflarını karşılayan adamdı o… Van’daki hudut karakolunda nöbet tutarken üşüdüğünü söyleyen askerlere ısıtıcı yollayan isimdi aynı zamanda.

Omurilik felçlilerine, akülü tekerlikli sandalyeler bağışlayan, ultraAslan’ın kurucularından Alpaslan Dikmen’in dördüncü ölüm yıldönümünü dahi unutmayan, Antalya’daki hasta bir çocuk için tüm Barselona takımına imzalattığı topu çektiği videoyla birlikte yollayan birisiydi.

İspanya’da “Keşke benim ülkemde de insanlar ölmeden anlaşmanın yolunu bulsalar” sözünü söylemişti.

Hiç istemese bile, terör örgütü PKK yöneticileri atlamışlardı bu sözün üzerine…

Bu saydığım şeyleri yapan Arda’dan, herkesin nefret cümleleri kurduğu Arda’ya nasıl geldik acaba?

Bir yanda, onun kendisine yaptığı büyük haksızlıklar var.

Diğer yandaysa, Arda’nın hiç sevmediğimiz bir tarzın ete kemiğe bürünmüş hali olmasının etkisi var.

Mesela, muhafazakâr cümleler kurup, sonra aksi bir hayat yaşamak diye başlayabiliriz.

Sonra para ve şöhretin kendisine bir dokunulmazlık sağladığına inanmak diye devam edebiliriz.

Cüzdan ya da yumruk veya silahın güç olduğunu zannetme hatası, marka giyerek, en pahalı otomobillere binerek değerli olma çabası gibi arka arkaya bir sürü maddeyi sıralamak da zor değil.

Türkiye’de eşi doğum için gün sayarken gecelere akan, kavga eden, elini beline atan, farklı zamanlarda sosyal medyadan güzel kadınlara yürüme hakkını kendinde bulan tek adam Arda değil, bunu hepimiz biliyoruz.

Bayrampaşa’dan çıkan, geldiği yeri unutmayan, sosyal projelere destek veren, gurur duyduğumuz bir adamın kendisini bu hale getirmesine asıl öfkemiz…

Ve Arda değil bizim sevmediğimiz şey.

Arda’da ete kemiğe bürünen, pervasız ve ne kendisine, ne de başkasına saygısı olmayan yaşam biçimi…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *