İran’dan DEAŞ mevzilerine füze

İran’dan DEAŞ mevzilerine füze

İranlı yetkililerin açıklamalarından, Ahvaz’daki terör saldırısına verilecek tepkinin DEAŞ mevzilerine yapılan füze atışlarıyla sınırlı kalmayacağı anlaşılmaktadır.

İran’dan DEAŞ Mevzilerine Füze Atışı

Süleyman Gündede

22 Eylül Cumartesi günü İran’ın Ahvaz şehrinde meydana gelen terör saldırısını, bölgede faaliyet gösteren Hareketü’l-Nidal Örgütünün üstlenmesinden kısa bir süre sonra DEAŞ terör örgütü de saldırının kendileri tarafından düzenlendiğini açıklamıştı. Saldırının hemen ardından yapılan resmî açıklamalar ve medyaya yansıyan yorumlarda ise saldırının Hareketü’l-Nidal tarafından düzenlendiği kanaati ön plana çıkmıştı. Ancak İranlı yetkililerin saldırıya en sert şekilde karşılık verileceği yönündeki açıklamalarının ardından, 1 Ekim Pazartesi gecesi yerel saatle 02:00’de Kirmanşah eyaletinden Suriye’deki DEAŞ mevzilerine “Muharrem Vuruşu” adlı operasyonla füze atışı yapılması dikkat çekti. Devrim Muhafızları Ordusu Halkla İlişkiler Bürosundan yapılan açıklamada, Ahvaz’daki terör eyleminin sorumlusu olarak görülen DEAŞ’ın Fırat’ın doğusundaki “Ebu Kemal” bölgesinde bulunan mevzilerine yedi İHA gönderildiği ve altı balistik füze fırlatıldığı aktarıldı. Açıklamada ayrıca İran halkının güvenliğinin silahlı kuvvetlerin kırmızı çizgisi olduğu ve Devrim Muhafızlarının bu yönde gerekli adımı vakit kaybetmeden attığı vurgulandı. Operasyonda kullanılan ve üzerinde “Kahrolsun Amerika”, “Kahrolsun İsrail” ve “Kahrolsun Al-i Suud” gibi sloganların yazılı olduğu görülen füzelerden Kıyam-1 700-800, Zülfikar ise 700-750 kilometre menzile sahiptir. Operasyonun sonuçlarına ilişkin herhangi bir resmî açıklama yapılmazken medyada operasyon sayesinde bazı DEAŞ’lı teröristlerin öldürüldüğüne ilişkin bilgiler yer aldı. Füzelerden birinin fırlatıldıktan kısa süre sonra Kirmanşah yakınlarında düştüğü yönündeki iddia ise Kirmanşah Valisi Hûşeng Bazvend tarafından yalanlandı.

Terör saldırısının gerçekleştiği 22 Eylül ile “Muharrem Vuruşu” operasyonunun yapıldığı 1 Ekim arasında İran’da dikkat çekici gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmelere geçmeden önce, üst düzey İranlı siyasi elitlerin saldırı sonrası verdiği tepkileri hatırlamak yerinde olacaktır. Devrim Rehberi Ali Hamenei, saldırıda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin parmağı olduğunu savunmuş ve şu ifadeleri kullanmıştır: “Bu işi yapanlar Suriye ve Irak’ta ne zaman sıkışsalar ABD’ye sığınan ve Suudi Arabistan ile BAE’nin desteklediği kişilerdir ve yaptıklarının karşılığını göreceklerdir.” Devrim Muhafızları İkinci Komutanı Tuğgeneral Hüseyin Selami de 28 Eylül Cuma günü yaptığı konuşmada, saldırının Batı-Arap-İbrani üçgeninin işi olduğunu savunarak iç ve dış düşmanlardan intikam alınacağını vurgulamıştı. Dahası doğrudan Suudi Arabistan ve BAE’yi hedef alan Selami, bu iki ülkenin İran’ın bazı bölgelerinde karışıklık çıkarmak ve savaşı İran içine taşımak arzusunda olduğunu iddia ederek “Kırmızı çizgimizi geçerlerse biz de onların kırmızı çizgisini geçeriz.” tehdidinde bulunmuştu. Ayrıca “Muharrem Vuruşu” operasyonun ardından açıklama yapan İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, operasyonunun İran’ın terörizmle mücadeledeki azmini gösterdiğini dile getirmiştir. Diğer yandan Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, bu operasyonun intikamın ilk aşaması olduğunu belirterek operasyonların süreceği sinyalini verirken Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri Muhsin Rızai ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda asıl darbenin yolda olduğunu yazmıştı.

Üst düzey İranlı yetkililer, saldırıyla dış güçler arasında bağlantı kurarken ülke içinde yaşanan bazı gelişmeler olaya ilişkin kapsamlı bir adli operasyonun da başladığını göstermektedir. 24 Eylül Pazartesi günü İstihbarat Bakanlığı yayımladığı bildiride “ayrılıkçı” örgütlerle bağlantısı bulunan beş kişilik bir grubun ve gruba ait bir hücrenin tespit edildiğini ve Ahvaz saldırısına yardım ettikleri suçlamasıyla 22 kişinin gözaltına alındığını açıklamıştır. Açıklamada ayrıca örgüt evlerinde patlayıcı madde, askerî malzeme ve iletişim araçlarının bulunduğu bilgisine yer verilmiştir. 25 Eylül Salı günü ise Ahvazlı Arap kökenli iki kardeş gözaltına alınmıştır. Bazı internet kaynaklarında da 22 Eylül’ün ardından İran’ın Ahvaz, Hürremşehr, Abadan ve Süsengird gibi şehirlerinde 300 kadar kişinin gözaltına alındığı iddia edilmiştir.

30 Eylül Pazar akşamı ise Ahvaz’da bulunan Tahti Stadyumu’nun deposunda patlama meydana gelmiştir. Patlamada ölen veya yaralanan olmazken büyük maddi hasar oluşmuştur. Yetkililer patlamanın doğalgaz sızıntısından kaynaklandığını açıklamıştır. Ancak patlamadan kısa süre önce Hareketü’l-Nidal tarafından yayımlanan videolarda, bölgedeki Farslara stadyumlara gitmemeleri ve şayet giderlerse “Hoş olmayan sahnelerle karşılaşacakları” tehdidinde bulunulmuş olması akılları karıştırmış ve stadyum patlamasının terör kaynaklı olabileceğine ilişkin kuşkuları artırmıştır.

Sonuç olarak İranlı yetkililerin açıklamalarından, Ahvaz’daki terör saldırısına verilecek tepkinin DEAŞ mevzilerine yapılan füze atışlarıyla sınırlı kalmayacağı anlaşılmaktadır. Tahran yönetimi önümüzdeki günlerde saldırıyı üstlenen bir diğer örgüt olan Hareketü’l-Nidal’ın liderlerine, ikamet ettikleri AB ülkelerinde birtakım operasyonlarda bulunabileceği gibi olaya ilişkin suçladığı bölge ülkelerinden Suudi Arabistan ve BAE’ye de yönelik bazı eylemlerde bulunabilir.

İRAMCENTER

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *