Bir Saatte Biten Zirve ve Sonuç Bildirisi

Bir Saatte Biten Zirve ve Sonuç Bildirisi

Kuşkusuz Astana Üçlüsü’nün genel olarak Suriye özel olarak İdlib buluşması üzerine iyi çalıştıkları anlaşılıyor.

Nedret Ersanel, “Belli ki üç ülkenin istihbarat, savunma, diplomasi kadrosu, kemiksiz/kılçıksız bir metni lop et olarak dünya kamuoyunun üzerine bir saniye içinde koydular ve zirve de bir saat içinde sona erdi… Bu yüzden herhangi bir spekülasyona imkân tanıyacak, uzun ikili ve üçlü görüşmelerin Astana Üçlüsü’nde zafiyet görüntüsü vermesine olanak sağlayacak “bekleme” süreleri yaşanmadı. Bu herkesi şaşırtmış olmalı.” yorumunda bulundu dün İran’ın başkenti Tahran’da yapılan üçlü zirve üzerine.

Ersanel, zirveyi değerlendirdiği Yeni Şafak’taki yazısında, toplantıya katılan üç devlet başkanı arasında en net mutabakatın ABD’nin bölgedeki varlığını sona erdirmek olduğunu savunarak şöyle diyor: 

Özellikle ABD’nin bu toplantının gelişme aşamalarında içerikle ilgili bilgi edinemediğini ama kendisine yönelik bir “duruş” barındıracağını kestirdiğini görüyorduk.

Nitekim zirve sırasında İran tarafından ABD’nin bölgeden-mealen-“atılması”nın süreç ortakları tarafından doğru bulunduğunu içeren, “sorumlu Amerika” göndermesinin, bildiride de, “terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişim reddedilmiştir” gizli öznesiyle Amerika’nın üzerinin çizilmesi, Rusya’nın etkin haber sitesi Sputnik’in zirvenin ardından, “Tahran’da üçlü zirve: ‘Suriye’de güvensizliğin bitmesi için ABD’nin bölgedeki varlığı son bulmalı” manşetini atması, üçlünün en net mutabakatının “ABD” ile ilgili olduğunu işaretliyor…

Amerika’nın Trump’ın, “çıkıp, gidelim buradan” açıklamasının tam bu zamanlama ile “kalıyoruz” dönmesi de bununla alakalı. Çünkü İdlib’ten sonra sıra ister-istemez sıra Suriye’nin kuzey-doğusuna gelecektir. Zaten kimse, ABD’nin İdlib’teki masumlar için kaygılandığını düşünmüyordu.

İdlib’e yönelik askeri harekâtın yapılmasına ABD-ne derse desin-karşı değil, Kimyasal silah kullanılmasın, çünkü seçim öncesi iç dengeleri etkiler ve iş PKK/YPG’ye sıçramasın yeter.

Nedret Ersanel, sonuç bildirisinde öne çıkan maddeleri ise şöyle yorumladı:

12 maddelik ortak sonuç bildirisine gelince…

1, 7, 8, 9, 10, 11, 12’inci maddeleri protokoler ve nezaket cümleleri sayabiliriz. 2’inci madde ABD ve YPG/PYD’yi hedef almakta; “(Taraflar), Suriye’ye komşu ülkelerin ulusal güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını ifade etmişlerdir”…

3’üncü maddede kimsenin ilgisini çekmeyen son satır, zirvede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması sırasında yaptığı bir vurguyla ayrı bir anlam yüklenebilir mi?..

Şöyle; “… Astana formatını tanımlayan işbirliği ruhuna…” Hemen aynı cümle Erdoğan tarafından da zikredildi ama bahsettiğimiz tonlama, “Astana’nın asgari müştereklerini sağlayan ruh…” Sanki cümle, “bir de azami müşterekleri var” diye bitti! Bunu şimdilik “zorlama” bir yorum olarak arşive kaldırıyorum. Zamanla taşıdığı koz ortaya çıkarsa anımsatırım.

Fakat Türkiye’nin Suriye’deki mevcudiyetine yönelik bir beklentinin doğmasına, sıranın oraya gelme dokundurmalarına reaksiyon olarak da anlayabiliriz.

Metinde üzerinde durulması gereken, öyle mi böyle mi cümleleri gayet sınırlı…

– “Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin ulusal güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını ifade etmişlerdir”…

– “BM Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tanımlanan DAEŞ, Nusra Cephesi, ile El Kaide veya DAEŞ’le ilgili tüm diğer…lerinin tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki işbirliğini sürdürme kararlılığını teyit etmişlerdir”…

– 5 ve 6’da, “artık Suriye meselesini siyaseten bağlayalım”-maddeleridir.

Ancak Tahran Zirvesi’nin ve liderler bildirisinin esas teması, siyasi mesajı; Suriye’de işin kabasının bittiği, Rusya ve İran’ın-işin başından beri Şam’ın yanında duran ana müttefikler olarak-artık işi siyasi sonuca bağlamak, uluslararası platformlarda onaylatma yoluna hızla çıkma arzusu duydukları görülüyor.

Nihayet, en merak edilen, ‘İdlib’e yönelik bir harekât yapılacak mı” sorusu da net karşılık buldu. Evet yapılacak. Bu da sürpriz olmadı. Yapılacak ama Türkiye’nin “hassasiyet ve tekliflerine” özen gösterilecek

Bunların içinde nokta operasyonlar, derinlikli ve çaplı istihbarat faaliyetlerinin bölgedeki unsurlara yönelik kullanımı, güvenliğe-Rus üslerine yönelik-Türkiye’nin desteği, muhalifler üzerindeki özel Ankara etkisi dahildir.

İŞTE TARİHİ ZİRVENİN SONUÇ BİLDİRGESİ

1. Astana formatının Ocak 2017’den bu yana sağladığı başarılardan, özellikle de Suriye Arap Cumhuriyeti genelindeki şiddetin azaltılmasında katedilen ilerlemeden ve ülkede barış, güvenlik ile istikrara yapılan katkıdan duydukları memnuniyeti ifade etmişlerdir.

2. Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile BM Şartı’nın amaç ve ilkelerine olan kuvvetli ve devam eden taahhütlerini vurgulamış ve bunlara herkes tarafından saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizmişlerdir. Kim tarafından gerçekleştirildiğine bakılmaksızın, hiçbir eylemin bu ilkelere halel getirmemesi gerektiğini yinelemişlerdir. Terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddetmiş, Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin ulusal güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını ifade etmişlerdir.

3. Sahadaki güncel durumu ele almışlar, 4 Nisan 2018 tarihinde Ankara’da yapılan son toplantılarının ardından Suriye Arap Cumhuriyeti’yle ilgili meydana gelen gelişmeleri değerlendirmişler ve aralarındaki mutabakat uyarınca üçlü eşgüdümü sürdürmek hususunda hemfikir kalmışlardır. Bu çerçevede, İdlip gerginliği azaltma bölgesindeki durumu görüşmüşler ve bu konuyu yukarıda belirtilen ilkelere ve Astana formatını tanımlayan işbirliği ruhuna uygun olarak ele almayı kararlaştırmışlardır.

4. BM Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tanımlanan DEAŞ, Nusra Cephesi ile El Kaide veya DEAŞ’la bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve oluşumların tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki işbirliğini sürdürme kararlılıklarını teyit etmişlerdir. Terörle mücadelede, yukarıda belirtilen terörist grupların ateşkes rejimine katılmış veya katılacak olan silahlı muhalif gruplardan ayrıştırılmasının sivil zayiatın önlenmesi bakımından da dahil olmak üzere büyük önem arzettiğinin altını çizmişlerdir.

5. Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca müzakere edilmiş bir siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inançlarını yinelemişlerdir. Siyasi sürecin Soçi’de düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin kararları ve BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu olarak ilerletilmesi amacıyla aralarındaki aktif işbirliğini sürdürme kararlılıklarını teyit etmişlerdir.

6. Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde bir siyasi çözüme ulaşma sürecini ilerletme amaçlı ortak çabaları sürdürme konusundaki kararlılıklarını yinelemişler ve Anayasa Komitesi’nin kurulması ile çalışmalarının başlatılmasına yardımcı olmaya yönelik taahhütlerini vurgulamışlardır. Kıdemli memurları ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Suriye Özel Temsilcisi arasındaki yararlı istişarelerden duydukları memnuniyeti vurgulamışlardır.

7. Bütün Suriyelilerin normal ve huzurlu bir hayata yeniden kavuşmalarına ve acılarının hafifletilmesine yönelik tüm çabalara destek olma ihtiyacını vurgulamışlardır. Bu bağlamda, ilave insani yardım göndermek, insani mayın temizliği faaliyetlerini kolaylaştırmak, sosyal ve ekonomik tesisler de dahil olmak üzere temel altyapı unsurlarını eski haline getirmek ve tarihi mirası korumak suretiyle Suriye’ye yapılan yardımı artırmaları için başta Birleşmiş Milletler ve insani ajansları olmak üzere uluslararası topluma çağrıda bulunmuşlardır.

8. İhtiyaç duyan tüm Suriyelilere hızlı, güvenli ve kesintisiz insani erişim sağlanmasını kolaylaştırma yoluyla, sivillerin korunması ve insani durumun iyileştirilmesini hedefleyen ortak çabaları sürdürmedeki kararlılıklarını yinelemişlerdir.

9. Sığınmacıların ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin Suriye’de ikamet ettikleri asıl yerlere güvenli ve gönüllü olarak geri dönüşleri için gerekli şartların oluşturulması ihtiyacının altını çizmişlerdir. Bu amaçla, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve diğer uluslararası uzmanlık kuruluşları da dahil olmak üzere, ilgili tüm taraflar arasındaki eşgüdüm ihtiyacını vurgulamışlardır. [Suriyeli mülteciler ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişiler hakkında uluslararası bir konferansın toplanması fikrini değerlendirmek hususunda mutabık kalmışlardır.]

10. BM ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) uzmanlarının katılımıyla yürütülen, alıkonulanlar/kaçırılanların serbest bırakılması, cenazelerin teslimi ve kayıp şahısların tespiti Çalışma Grubu’nun faaliyetlerindeki ilerlemeyi memnuniyetle karşılamışlardır.

11. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin’in daveti üzerine, bir sonraki toplantılarını Rusya Federasyonu’nda yapmayı kararlaştırmışlardır.

12. Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanları, Tahran’daki Üçlü Zirve’ye evsahipliği yapmalarından ötürü İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Hasan Ruhani’ye içten teşekkürlerini sunmuşlardır.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *