İsrail’i masum bulan bir sol entelijansiya geliyor!

İsrail’i masum bulan bir sol entelijansiya geliyor!

Ayarların bozulması, ilkelerin darmadağın olması bu işte!
Dışarısı böyle bir manipülasyon için içeride “evrenselci ve uslu sol entelektüelleri” seçti ki, anlaşılır bir tercih.

Haşmet Babaoğlu, 1940 sonrası kurulan düzenin değiştiğini ve yeni şeylerin test edildiğini vurguladı bugünkü yazısında. Sabah yazarı Babaoğlu, “Daha önce de yazdım… Tekrarlayayım… Dışarıda ne oluyorsa, içeride (burada) bir karşılığı var.” diyor ve şöyle devam ediyor:

Tabii içerdeki olaylar ve siyasi/sosyal aktörler de dışarıda bir karşılık buluyorlar.
Bu çerçevede ilk söyleyeceğim şu…
Dünyada bütün ayarlar (1940’ların sonunda oluşan siyasal/ finansal denge) bozulurken bizde süt liman bir ortamın sürmesi mümkün müydü?
Şimdi zeminlerin kaydığı ve yeni şeylerin test edildiği bir dönemdeyiz.
O yüzden şaşırıp duruyoruz ama daha neler, neler göreceğiz!
Malum, detay görünen konulara daha çok önem veriyorum, oradan iki misal vereceğim.
Eh, detay deyip geçmemeli…
Çünkü çoğu zaman ayağımızı kaydıran küçük bir muz kabuğu, tökezletip sonra yere kapaklatan bir çakıl taşıdır.

***

Mesela yavaş yavaş İsrail’i masum bulmaya başlayan etkili bir sol entelijansiya oluşacak.
Geçen gün anlattılar, hiç şaşırmadım. Bir Yahudi şairimizin konferansında şair İsrail’i sert biçimde eleştirmeye başlayınca ayağa kalkan birkaç solcu “bir de Yahudi olacaksın, artık İsrail’in de yobaz saldırısı altında olduğunu ne zaman anlayacaksın?” diye bağırmışlar.
Başka bir arkadaşım gittiği bir entelektüel mahfilde kendisine “İsrail de terörden çok çekiyor” dendiğini anlatırken şaşkındı.
Ayarların bozulması, ilkelerin darmadağın olması bu işte!
Dışarısı böyle bir manipülasyon için içeride “evrenselci ve uslu sol entelektüelleri” seçti ki, anlaşılır bir tercih.

***

Bayram tatilinde Ege bölgesine gidenleri dinleyenler dikkat etmişler midir bilmem!
Aylardır dikkat çekip uyarmaya çalıştığım tehlike git gide büyüyor.
Suriyeli göçmenler sıradan yurttaşlarımızın gözünde bir “ulusal güvenlik sorunu” haline getiriliyor. Sosyal medya, fısıltı gazetesi ve mahalle dedikoduları bu konuda çok etkili.
Böylece kalbi merhamet duygusuyla dolu geniş bir kesim de bu karanlık propagandanın ağına düşüveriyor.
Bazı İyi Parti vekilleri ve teşkilatlarının bu konudaki yaklaşımları da belli. Anladığım kadarıyla bazı kişilerde “ben de buraların Viktor Orban’ı olabilirim” fikri ve hevesi hâkim.
Dışarıya gönderilen mesajlar bu yönde.
Ankara bu noktayı asla hafife almamalı.
Ekonomik kriz dönemlerinde marjinal toplumsal kesimlere (yabancılara, göçmenlere, ayrıksılara) yönelik tepkiler yıkıcı olur.
Aman sakın!

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *