Sevilay Yılman: ‘O fotoğraflar vicdanları yaraladı’

Sevilay Yılman: ‘O fotoğraflar vicdanları yaraladı’

“FETÖ’cüler başta olmak üzere son yıllarda Türkiye’nin dış dünyadaki imajının yerle bir olması için gayret veren terör örgütleri, hain lobilerin yüzünü güldürmemek için bile böyle bir müdahale yapılmamalıydı.”

Cumartesi Anneleri’ olarak bilinen gruba yapılan müdahaleyi eleştiren Sevilay Yılman, ardından İçişleri Bakanının müdahaleyi savunan sözlerini de ‘şaşkınlıkla’ karşıladığını yazdı.

Habertürk yazarı Sevilay Yılman, “Hangi ana kayıp evladı üzerinden istismar yapar?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Habertürk sitesindeki köşesinde, bayram tatilinin getirdiği rehavetin nasıl kaybolduğuna değinen Yılman, “Toplam 10 günlük süre zarfında hem zihinsel hem de fiziksel olarak yok ettiğimi düşündüğüm yorgunluklarım, Cumartesi Anneleri’nin eylemine yapılan müdahaleyi gösteren fotoğraflar karşısında olduğu gibi geri yüklendi.” diyor ve eleştiri yüklü yazısına şöyle devam ediyor:

Hele hele de 1995 yılında oğlu Hasan Ocak’ın cesedini kimsesizler mezarlığında bulan ve o günden beri oğlunun katillerinin bulunması için eylem yapan Emine Ocak’ın polisler tarafından gözaltına alındığını gösteren o kare… Sadece benim değil, tüm vicdan sahiplerinin yüreğini sızlattı…

İçişleri Bakanlığı’nın gerekçesi ne olursa olsun anlam veremedim açıkçası bu müdahaleye…

Olmadı bence!

Bırakın oğlunun kim ya da kimler tarafından öldürüldüğünü öğrenmek için her cumartesi Galatasaray Lisesi önünde eylem yapan Emine Ana’nın polisler tarafından gözaltına alındığını gösteren o fotoğrafların vicdanları yaralaması meselesini… Bu müdahalenin bir sosyal devlet anlayışıyla bağdaşıp bağdaşmadığı tartışmalarını filan da bir yana koyun… Onlar için değilse bile tek bir şey için… FETÖ’cüler başta olmak üzere son yıllarda Türkiye’nin dış dünyadaki imajının yerle bir olması için gayret veren terör örgütleri, hain lobilerin yüzünü güldürmemek için bile böyle bir müdahale yapılmamalıydı.

Bu arada… Dün yazıya başlamadan az evvel İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun Cumartesi Anneleri eylemine müdahaleye ilişkin yaptığı açıklamayı okudum. Çok eskilerden gelen tanışıklığımızın, komşuluk dahil özel hukukumuzun olduğu Soylu’nun açıklamasındaki, “Çok affedersiniz bu kişiler Eminönü’nde gezerken mi kayboldular? ” ifadelerini şaşkınlıkla karşıladım.

Neden?

Çünkü Bakan Soylu, 1990’lı yıllarda Doğru Yol Partisi gençlik kollarında aktif siyaset yapan biridir. Tanışıklığımız da zaten oralara dayanır. Ben de o yıllarda üniversite öğrencisiydim ve SHP’de gençlik kollarında siyaset yapıyordum. Çok kaotik, karanlık günlerdi o günler. O yıllarda yargısız infazların, kayıpların, işkencelerin nasıl kol gezdiğini ve insanların kah Eminönü’nde gezerken, kah gece yarısı karısının koynundayken alınıp, “derin devlet” denilen mafyatik yapılar tarafından nasıl yok edildiğine şahit olduk hep beraber.

Ve bu acımasızlığı, yani oğlunu, eşini, kardeşini o karanlık 90’lı yıllarda kurban vermiş insanların gerçeğini anlayan ve acılarını ilk paylaşan devlet adamı da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. Cumartesi Anneleri’ni, diğer yakınlarıyla birlikte 2011 yılında bizzat makamında kabul eden Erdoğan’ın ve eşi Emine Erdoğan’ın; “Acılarınızı dindireceğiz” dediği gün Türkiye’nin demokratikleşmesinde önemli bir milattır.

Dolayısıyla Sayın Bakan Soylu’nun açıklamalarını çok talihsiz bulduğumu belirtmek istiyorum.

Ha bir şey daha var…

Bakan Soylu aynı açıklamada, “Anneliğin istismarına izin veremeyiz daha fazla” ifadesini kullanarak müdahaleyi savunmuş. Soylu’ya bu konuda da katılmadığımı söylemek isterim. Doğrudur. Bu tür eylemcileri, eylemleri kötü niyetli siyasiler ya da yasa dışı örgütler istismar etmek isterler. Ederler de ancak babalıkta nasıldır bilmiyorum bu iş ama bir ana olarak söylüyorum; “Hiçbir anne kim vurduya gitmiş evladının ölümü üzerinden istismara kalkışmaz! Hiçbir ana!”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *