“Aynı gemideyiz” sözlerini nasıl yorumlamıştı!

“Aynı gemideyiz” sözlerini nasıl yorumlamıştı!

Yine bir ekonomik krizin yaşandığı 1999 yılında, o yıllarda Yeni Şafak’ta yazılarına devam eden İsmet Özel dikkat çekici bir değerlendirmede bulunmuştu.

“Gemi battıktan sonra” başlığını taşıyan yazısında Özel, “aynı gemideyiz” sözlerini eleştirmiş ve Türkiye’nin bir gemi olduğu benzetmesi kimlerin işine geliyor diye sormuştu.

3 Temmuz 1999 tarihli o yazısında şöyle diyordu İsmet Özel:

Şimdiye kadar bir çok ağızdan işittik: Biz Türkiye ahalisi aynı gemide imişiz. Türküyle Kürdîyle, Alevîsi Sünnî’siyle, sağcısı solcusuyla aynı geminin yolcularıymışız. Gemi batarsa hepimiz mahvolurmuşuz. İşte bu yüzden ne yapıp yapıp gemiyi yüzdürmeye çalışmalıymışız. Türkiye’de yaşayan insanlar olarak bu tespiti ve ardından gelen tavsiyeyi kabullenmekte hiç zorluk çekmeyiz. Eğer gerçekten bir gemi içindeysek bizi boğulmaktan alıkoyan vasıtaya neden zarar verelim?

Ne var ki geminin sağlam kalmasına itina göstermemiz gerektiğini ileri sürenler bu güne kadar bize bu vasıtanın hangi tehlikeyle yüz yüze kaldığını hiç söylemedi. En azından şunu bilmiyoruz: Türkiye gemisinin dibi delindiği ve bu sebeple su aldığı için mi batma tehlikesi geçirmektedir; yoksa Türkiye”nin varlığını geminin rotası iyi tespit edilemediği için kayalara çarpıp parçalanma ihtimali mi tehdit etmektedir? Eğer birincisi ise millî bir seferberlik tehlikeyi savuşturmamıza kâfi gelecektir. Elbirliği ederek, işbölümü yaparak bazılarımız su boşaltmakla uğraşırken bazılarımız da deliği küçültme ve tıkama işiyle meşgul olur. Gemi mürettebatı ve yolcular su alan gemiyi yüzdürmek için dayanışmakta zorluk çekmez. Ve lâkin mesele geminin rotasındaysa ve birileri kayalara çarpıp parçalanma tehlikesinden söz ediyorsa mürettebat ile yolcular arasında sağlam bir dayanışma zemini bulmak hiç kolay değil. Yolcular rotanın değişmesini talep edebilir; ama bu değişikliği kendilerinin yapmaya ehil olmadığını bilebilirler. Mürettebat nerede yanlış yaptığını keşfedemediği için rotanın yanlış olmadığı inancını koruyabilir. Giderek mürettebatı, yolcuları, rotayı aynı hizaya getirememek (kayalara çarpmaktan bağımsız olarak) başlı başına bir tehlike olabilir.

Türkiye’nin bir gemi olduğu benzetmesi kimlerin işine geliyor? Öncelikle mevkiini koruyabilmek için çok sayıda insanın “niçin?” sorusunu sormaksızın itaat göstermesine muhtaç olanların. Toplumun işleyiş düzeneğinde iyi durumda olanların niçin iyi durumda olduklarının sorgulanması istenmiyorsa işin içinden “hepimiz aynı gemideyiz” deyip çıkıveriyoruz. İyi de, hangimiz geminin, ne sebeple, neresinde? Gemi benzetmesi bir de geminin gerçekte çoktan beri karaya oturduğu halde yüzer gibi durduğunu düşünenlerin işine geliyor. Gemi yüzer gibi durduğu için onlar hem gemide bulunmanın zevkini çıkarıyor; ama geminin karaya oturduğunu, asla sefere çıkamayacağını bildikleri için de kıymetli saydıkları ne varsa hepsini geminin dışında bir yerde muhafaza ediyorlar.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *