Ümmetin evlatları ve Seçimler

Ümmetin evlatları ve Seçimler

İbrahim Tenekeci, ümmetin evlatlarının maruz kaldığı zulmü hatırlattı ve ‘karar’ın buna göre verilmesi gerektiğini, onlara ancak Türkiye’nin yardım edebileceğini savundu.

Yeni Şafak yazarı İbrahim Tenekeci ümmetin maruz kaldığı zulmü satırlarına taşıdığı yazısında Türkiye’nin güçlü olması gerektiğini, kıyımı ve yıkımı durduracak tek adresin burası olduğunu öne sürdü. Ümmetin yaralarını ancak Türkiye’nin sarabileceğini savunan Tenekeci, “Mazlumlara yardım etmek istiyorsak, ülkemizin kuvvetlenmesi için çalışmalıyız” dedi ve seçimleri ima ederek “kararımızı buna göre vermeliyiz” dedi.

Ümmetin evlatlarını böyle anlatıyor İbrahim Tenekeci, Yeni Şafak’taki yazısında:

Selçuk Sümer Özel’in İslâm coğrafyasında çektiği çocuk fotoğraflarına bakıyorum. Ümmetin evlatları. Müminlerin baharı. Kutsal emanetler.

Afganistan, Arakan, Bangladeş, Çad, Filistin Irak, Patani, Suriye. Fotoğraflar çoğunlukla buralardan. Her biri kanayan yanımız, yaramız.

Fotoğraflardan en bilineni, kırık ve kirli bir otobüs camının gerisinden gülümseyen kız çocuğu. Halep’ten tahliye oluyor, evlerini bırakıyorlar. Yanına sadece paslı bir kafes almış. İçinde üç kanarya. Bu ânı kıymetli yapan, çocuğun duygu dolu gözleri.

Sadece Suriye’de hayatını kaybeden çocuk sayısı otuz bini buldu.

Irak’ta son birkaç yılda üç binden fazla çocuk katledildi.

Siyonist işgalciler de evlatlarımıza kıymaya devam ediyor. On iki yaşında şehit edilen Filistinli Muhammed Durra’yı unutmaya gücümüz yeter mi? “Yaşıyor hâlâ muhammed durra / Sanma erkenden sözü kesilmiş.”

Afganistan’dan gelen günlük haberler arasında ne çok çocuk ölümü var. Kimi bombardımanla, kimi mayınla öldürülüyor. Hafızlık töreni veya düğün evi, hiç fark etmiyor. Emperyalist kâtillerin iki kelimeyle üstünü örttüğü çocuk cinayetleri: “Yanlışlıkla oldu.”

Böyle bir devirde yaşamak istemezdim.

***

Bu satırlar bayram sabahı yazılıyor.

Bayram deyince aklımıza evvela çocuklar ve çocukluğumuz gelir.

Sıklıkla “nerede o eski bayramlar” diyoruz. Aslında özlediğimiz ve özendiğimiz, geçmiş bayramlar değil, çocukluğumuzdur. İnsan daima çocukluğunu özler.

Çocukluğun güvenli yurdundan çıkar çıkmaz, hayatın çeşitli zorluklarıyla karşılaşırız. Dünyanın kolay bir yer olmadığını anlarız. İnsanları tanımaya başlarız. İnsan yorucudur, yorar.

Evet, çocukluğun güvenli yurdu. Zalimler, işte bu yurda saldırıyor.

Türkiye’nin güçlü olması, sadece vatandaşlarımızı yakından ilgilendirmiyor. Bu kıyımı ve yıkımı durdurabilecek yahut hafifletebilecek tek adres burasıdır. Ümmetin yaralarını ancak Türkiye sarabilir. Nitekim bütün imkânlarını kullanarak bunu yapmaya çalışıyor. Arakan’dan Afrika’nın derinliklerine kadar yardım elimiz uzanıyor. Acının ve üzüntünün sembolü olmuş birçok isim ülkemize getirilip tedavi ediliyor.

Mazlumlara yardım etmek istiyorsak, ülkemizin kuvvetlenmesi için çalışmalıyız. Her türlü kırgınlığı ve eksikliği bir kenara bırakıp kararımızı buna göre vermeliyiz.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *