Müslümanlar, İnternet Haberciliğini Islah Etmelidir

Müslümanlar, İnternet Haberciliğini Islah Etmelidir

Kâfir, müşrik, fasık ve facirlerden gelen yalan haberlere kanıp zarar görmek istemiyorsak, adalet ve takva üzere kurul­muş haber müesseselerini gündeme getirip devamını sağlamak zorundayız.

Tevhid fikrine sahip Müslümanlar internet haberciliğini ıslah etmelidirler!

Şevket Hüner / Düşünce Mektebi

Günümüzde internet, dizüstü, tablet ve yeni nesil cep telefonları sayesinde her an haber ulaştırıyor ve adeta herkesi sanal bir muhasara altına alıyor. Bu sitelerinden gelen kesintisiz haber bombardımanı hakikatlerin yerini sanal gündemlerle oyalanmaya bırakıyor. Bu şekilde insanda, sanal ve gerçek olan arasında salınıp duran modern bir kimlik var ediliyor.

Kimin, hangi niyetle yaptığı, gerçek olup olmadığı, ne kadar manüpile edildiği, dış güdümlü olup olmadığı bizce bilinmeyen bu haber sağanağına, henüz bir beraberlik ahlakı oluşturamamış İslamcıların da(!) el atmış olması ne kadar rahatlatıcıdır bilemiyorum…

Bilindiği gibi haberi servis etmede ilgi çekici ve yönlendirici bir kimliğe bürünmesi için dillendirilen taktik “Haber, köpeğin adamı ısırması değil adamın köpeği ısırması” şeklindedir. Yani haber doğru kaynaktan bile gelse onun üzerinden yapılan bir makyajla hakikatle ilgisi kesilmekte dolayısıyla hayata adeta sanal bir yüz ile sunulur. Böylece sitenizin ziyaret oranını artar. Burada haberin doğruluğundan daha önemlisi tüketiciyi şaşırtmaktır. Bu şeytanca yaklaşım aslında olayı, haberi fasığın getirdiği bir haber konumuna indirir.

Bu konuda Kur’an’da yer alan haberi bilirsiniz;

Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.(Hucurat /6)

Müfessirlere göre bu ayet, zekât toplamak üzere görevlendirilen bir memurunun getirdiği yalan haber üzerine inmiştir.  Bu yalan onların zekât vermek istemediğiyle ilgilidir. Resulullah (sav) iki kişi gönderip olayı incelettiğinde böyle bir olayın olmadığını görür ve böylece bir husumet başlamadan biter. (Bu ayetin anlamı ülkemizde bilinmiş olsaydı Kahraman Maraş olayları, Sivas olayları yaşanmadan biter ve düşmanlık tohumları ekilmezdi)

Ayetteki fasık kelimesi yalan haber yayan olduğundan zararı sadece kendisini değil haberi ulaştırdığı herkesi ve oluşacak bütün yanlış eylemleri kapsar. (Fasık, İslamcı medyaya has sakınılması gereken bir terminolojidir.) Buna göre haberleri ulaştıran gibi haberi değiştirip manipüle ederek sunan da fâsıktır. Öyleyse haberin sorgulanması, sadece doğru bir kaynaktan gelip gelmediği ile sınırlı kalmamalıdır. Kaynak doğru bile olsa bu sorgulama onun değiştirilip değiştirilmediğini de kapsamalıdır.

Müslüman, kendisine ulaşan haberleri sorumluluk duygusu gereği olarak araştırmak zorundadır. Yanlış ve yanıltıcı bir şey gördüğünde ise gücü nispetinde eliyle, diliyle veya kalbinin olumsuzlamasıyla müdahale etmelidir. Aksi hâlde birileri bu yanlış haberlerden zarar görecektir. Bunun için ayetle oluşturulan ahlak, haberin kendisinin ve veriliş gayesininin, zamanlamasının iyice araştırılmasıdır. Mesela Resulullah (sav) nasıl olsa bana Cebrail bildirir diye düşünmemiş sadık habere ulaşmak için Medine ve çevresinde bir haberleşme ağı kurmuştur. Ümmetin her ferdini ve her bölgesini birbirinden ha­berdar etmek, dostlarla tanışıp, barışıp birlik ve beraberlik kurmak; düşmanlara karşı tedbirli olmak ve gerekli tavrı sergileyip on­lardan gelecek zararlara karşı önlem almanın önemi komşu ülkelere bakınca görülmektedir.

Ama 24 saat boyunca bize seri olarak ulaşan her haberi araştırmak ve uygun tepki koymak kolay değildir. Bu şekilde bizi olayları dışarıdan seyreden, gösterildiği kadar bilen ve tepkisiz bir hale getirmek amaçlanmıştır. Bu haber bombardımanı idrakimizi ve vicdanımızı kullanılamaz hale getirmiştir. Bunun sonucunda insan hak ve hukuklarına tecavüz edilmesini tepki vermeksizin seyredip duruyoruz.

Kâfir, müşrik, fasık ve facirlerden gelen yalan haberlere kanıp zarar görmek istemiyorsak, adalet ve takva üzere kurul­muş haber müesseselerini gündeme getirip devamını sağlamak zorundayız.

Ayette geçen “nebe” önemli bir haber demektir.  Bu haber muhatabını “doğru-yanlış”, “haklı-haksız”, iyi-kötü” demek zorunda bırakır. Haberi alanın bütün pozisyonunu etkiler. Bu etki, medya tabiri ile bu “dokuz sütuna manşet” şeklinde oluşturulur. Haber sağanağından bunalmış her kişi bu manşetlerle yönlendirilir. Haber kartelleri yönlenmemizi istedikleri tarafa göre her haberi flaş haber olarak verirler. Onların haber taşıyıcılığı ayette bildirilen fâsıklığın çok ilerisindedir. Hâl bu olunca, haberin kaynağı sağlam, getiren sağlam, yorum ve tahlilini yapan işin ehli, sadık şahsiyetler olmalıdır… Eğer böyle olursa, gelen sağlam habere karşı gerekli hazırlıklar yapılır. Böylece fert, cemaat ve ümmet hayırlı bir sonuca ulaşır…

Günümüzde internet üzerinden yapılan habercilik bir hayli masraflıdır. Böyle bir işe kalkışanlar, ya parasını bu yolda harcayacak sponsorların peşinde koşmakta ya da reklam gelirlerini arttırma peşindedirler. Reklam gelirinin en katmerlisi ise haber kuşağının içinde haber formatıyla verilenlerdir. Önemli bir haberden sonrasında okuyacağınız bir değerlendirmeyi tıkladığınızda araya sekiz saniyelik bir reklam girer. Böylece reklamı yapılan ürün diğerlerinden öne çıkmış ve zihninizde ciddi bir yerden sizi tüketime yönlendirmiş olur.

Çok tıklanan bir haber sitesine sahip olmanız onu yüksek bir bedele satmanızı da kolaylaştırır. Alıcılar ya ülkemiz üzerinde hesapları olan dış mecraların bizden görünen yüzleridir. Bazen bunlar, ihaleleri kazanmak için rakiplerini ekarte etmek isteyen holdinglerdir. Bazen de tüketimi arttırmanın yollarını arayan büyük marketlerdir. Bu, kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen grupların asıl niyetleri, doğru haber vermekten çok sizi çıkarları doğrultusundaki projelere yönlendirmektir.

Öte yandan modern eğitim görmüş kişilerin hayatları genellikle birbirinden kopuktur. Gençler, orta yaşlılar, ihtiyarlar ayrı ayrı gruplara ayrılmıştır. Her grubun ilgi alanı ayrıca keşfedilmiştir. Onlara alanlarıyla ilgili bilgi vermek internet sitelerinin en büyük tezgâhıdır. Bazıları bütün gün sporla, bazıları magazinle, bazıları borsa haberleriyle meşgul edilerek hayatın bütününden kopartılarak oluşturulan sanal bir âlemde yaşamaya mahkûm edilirler. Bu hayatı bir bütün olarak algılayan tevhid fikrine sahip Müslümanlarca internet haberciliğinin bu yönünü ıslah etmelidirler.

Sitelerin en çok tıklanan bölümleri ise insanların özel hayatlarına dair bilgilere ait haberlerdir. Bu konuda cemaatlerin(!) medya ahlakı, müntesiplerinin sırlarını saklamaktır. Oysa ötekileştirdiklerini ve rakip gördüklerinin mahremini ortaya saçarak bel altından çalışırlar. Hucurat suresinde sadık bilgiye dayanmayan kötü zandan, mahremi ihlal eden tecessüsten ve kişilerin arkasından konuşmak anlamında gıybetten kaçınmak gerekir. Zira Kur’an’da bu türden yalan haberlere itibar edenlere ölü insan eti dişleyen leş yiyiciler adı verilir. Ayrıca kendileriyle alay edilerek ötekileştirilenlerin Allah katında daha hayırlı olabileceğinden de bahsedilir.

Hucurat suresi 6. ayet  Ey iman iddiasında bulunanlar” diye başlar. Bu şekilde başlayan ayetler, iman iddianızda samimi iseniz şunu yapın veya bunu yapmayın diyerek bizi iddiamızı ispata davet eder. Nitekim imanın ve teslimiyetin sadece kuru bir iddiadan ibaret kalmaması ve Allah’tan onay alması gerekir.

Fatiha suresinde sözü edilen Bizi doğru yola ilet. Nimet bahşettiklerinin yoluna. Gazabına uğrayanların ve yoldan sapanlarınkine değil!” duasının bir anlamı da “Bizi senden onay alan ve iddiasına sahip çıkanların yoluna ilet, fasıkların ve yalancıların yoluna değil.” demektir. Bu dua, sadıkların haberleriyle merhametin, adaletin ve kardeşçe paylaşımın galip gelmesi için nasıl bir haberleşme ağına dâhil veya sahip olmamız gerektiğini düşünmek için iyi bir vesiledir. Velhâsıl;

“Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsrâ / 36)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *