Enderun Teravihi meselesi üzerine

Enderun Teravihi meselesi üzerine

Zekeriya Kurşun: Enderun teravihi meselesini, İstanbul Müftülüğümüze e-posta ve telefon aracılığı ile sordum. İlgiliye havale etmişler. Ama Ramazan’ın başından beri cevap alamadım.

Ramazan kültüründe yaşanan değişimden söz eden Zekeriya Kurşun, yeni yaşam tarzı ile birlikte kültürel bir gelişme yaşanmasını makul bulduğunu belirtiyor Yeni Şafak’taki yazısında. Kurşun bu durumu “Son yıllarda ülkemizde yeni bir Ramazan kültürünün geliştiğinde şüphe yoktur. Elbette yeni bir çağda, yeni bir yaşama tarzı ve yeni ihtiyaçlar ile gelişmeliydi Ramazan kültürü. Öyle de oldu. Çarşı, pazarlar, cadde ve sokaklar, salonlar, alanlar, yeni imkan ve anlayışlar ile Ramazan’ı yaşıyor. Bütün bunlar, bir gün ya kalıcı olup kültürel bir mirasa dönüşecek veya yeni şeyler ile yer değiştirip, unutulacaktır. Gelecek nesillerden beklenen ise bu deneyimlere ibadet değil, kültür tarihinin bir öğesi olarak bakmalarıdır.” sözleriyle ifade ediyor.

Bununla birlikte yeni bir takım icatların bu kültüre ilave edilmek istendiğini de hatırlatan Zekeriya Kurşun, bunlara ancak ‘ibadetin önüne geçmediği sürece’ itiraz edilmeyeceği kanaatini paylaştı ve bu minvalde “Enderun teravihi” meselesini araştırdığını ancak henüz İstanbul Müftülüğünden de bir cevap alamadığını şöyle anlattı:

Bazı nev-icat hususların yaşayan Ramazan kültürüne ilave edilmesi anlaşılır bir şeydir. İbadetin önüne geçmediği ve kültür öğesi olarak sürdüğü müddetçe de itiraza mahal yoktur. Mesela teravih namazlarında musıkimizin en büyük üstatlarından İtrı’nın tekbir bestesi dahil, ibadetin önüne geçmeyen musiki-makam icrasına ancak saygı duyulur. Elbette tutarsa, gelecekte Ramazan kültürünün bir parçası olur. Ama buna enderun demek, yaygın tarihi bir uygulama ve sanki ibadetin bir unsuru gibi telaffuz etmek doğru mudur?

Enderun teravihi meselesini, İstanbul Müftülüğümüze e-posta ve telefon aracılığı ile sordum. İlgiliye havale etmişler. Ama Ramazan’ın başından beri cevap alamadım. Muhtemelen sorum, makamını hakkıyla dolduran Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz hocamıza ulaşmamıştır. Şimdi bir kere de Diyanet İşleri Başkanlığımıza soralım:

Enderun teravihi usulü nedir?, Fıkhî açıdan bir karşılığı var mıdır? Enderun diye isimlendirilen bu tarz “namazın” uygulandığına dair kaynaklar nelerdir? Osmanlı döneminde dinî ve ilmi hayatın ana kaynaklarından olan meşihat arşivinde buna dair kayıtlar bulunmakta mıdır?

Sözü uzatmayalım. Ramazan’ın bu son günlerinde maksadımız güzeli, estetiği, hele hele son yıllarda azalmaya başlayan İstanbul usulü kıraati tenkit ve red değil; bilakis teşvik ve hakikati aramaktır. Bunun için tarihi kaynaklarımızdan yanlış çıkarım yapmak yerine; gelecekteki Ramazan kültürü için çağımızın kavramlarıyla yeni içtihatlara kapı aralamaktır.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *