İslamcı Dergiler projesi temel kaynak oluşturacak

İslamcı Dergiler projesi temel kaynak oluşturacak

İslami düşüncenin gelişiminde büyük rol oynayan İslamcı dergilerin tamamı dijital ortama aktarılarak geniş bir kaynak teşkil etmesi hedefleniyor. Sempozyum’da da söz konusu dergiler değerlendirildi.

İslamcılık düşüncesi hakkındaki tartışmalara yeni bir boyut kazandırmak için yola çıkan İslamcı Dergiler Projesi (İDP), bu fikriyatın birincil kaynaklarından dergiler vasıtasıyla İslamcılığa dair meselelerin yeniden düşünülmesine ve araştırma yapmak isteyenlere kaynak teşkil edecek.

Star gazetesinden Merve Şebnem Oruç’un haberi

“İslamcı düşüncenin tarihi ile ilgili tartışmalar çok bağlamsız ve temelsiz bir şekilde gerçekleşiyor. İslamcı düşüncenin yeşerdiği dergileri açığa çıkartarak onları erişebilir hale getirip bu anlamda İslamcılığın hem derinliğini hem de niteliğini kaynaklara dayalı bir biçimde ele alma çabasıyla yola çıktık” diyen İslamcı Dergiler Proje Koordinatörü Lütfi Sunar, günümüzde İslamcılık etrafındaki tartışmaların halen canlılığını koruduğunu ancak tekrara düşüldüğü için bu projenin daha da önem kazandığına dikkat çekti.

Çeşitli üniversitelerden alanında uzman akademisyenlerin katıldığı programda; İslamcılık düşüncesinin temel kaynakları ve temayülleri, kırılma noktaları, iktidarla, tarihle ve dinle kurdukları ilişki, dergilerin çıkış gayeleri, radikalleşme, sosyal adalet, demokrasi ve emek söylemleri karşısında takındıkları tavır, diğer İslam ülkeleriyle kurulan ilişkiler, Müslüman kadın kimliğinin oluşumunda kadın dergiciliğinin önemi, İslamcıların sanat ve edebiyatla kurdukları ilişki, İslamcı gençliğin ve kurumların oluşum hikâyesi gibi konular dönemin dergileri baz alınarak konuşuldu.

İslamcı Dergiler Projesi kapsamında bir de İslamcılık Arşiv ve Araştırma Merkezi kurulacak. Projenin önceki aşamalarında 1908-1980 yılları arasında yayımlanan İslamcı dergiler incelendi, dijital ortama aktarıldı. Son aşamada ise 1980 sonrası yayımlanan yaklaşık 500 derginin 20.000’e yakın sayısı dijitalleştirilerek kataloglanacak. Projenin 2018’in sonuna kadar tamamlanacağını belirten Lütfi Sunar, “İDP, İslamcılık düşüncesi ve üzerine yapılan tartışmalara yeni bir boyut kazandıracak, bu  fikriyatın birincil kaynaklarından dergiler vasıtasıyla İslamcılığa dair meselelerin yeniden düşünülmesine ve araştırma yapmak isteyenlere  kaynak teşkil edecek.”  diyor.

İSLAMCI DÜŞÜNCENİN TARİHİNE IŞIK TUTACAK 

1908’den günümüze İslamcılık düşüncesi ve İslamcı dergilerin ele alındığı sempozyumda İslamcılık düşüncesinin oluşum ve gelişim biçimleri ele alınarak bu fikir akımının geçmiş perspektifi ile gelecek vizyonu arasında bir köprü kurmayı amaçladıklarını belirten Sunar, sempozyumda 1980 sonrasındaki İslami dergilerden İslam, İzlenim, Kadın ve Aile, Girişim, Haksöz, İktibas, Umran gibi önemli dergilerle ilgili bildirilerin sunulduğunu hatırlattı. Sempozyumda bu dergilerin yayıncıları da yaşadıkları tecrübeleri aktardı.

DARBE DERGİLERİ VURDU

1980 İhtilali’nin Türkiye’deki İslami dergileri olumsuz yönde etkilediğini söyleyen Lütfi Sunar, “Bu yayınlarda 1980 İhtilal’i bıçak etkisi oluşturdu. İslami dergilerde büyük bir azalma oldu. Devam eden dergiler de kısa sürede kapandı. 80 darbesi İslami yayıncılığı bitirdi. 28 Şubat’ın etkisi 80 İhtilali kadar olmadı.” diye konuştu.

2000 yılından sonra dergilerde konu ve ideoloji açısından çok büyük bir fark olduğunu söyleyen Sunar, bu dönemde gündelik hayata odaklanan bir dergi türü ortaya çıktığını belirtiyor: “1980 ve 90’larda daha ideolojik ve siyasi dergiler vardı. Daha kapsamlı olan dergiler gittikçe daraldı ve uzmanlık alanları olan, gündelik hayatı konu alan dergilere dönüştü.”

İDP referans kaynağı olacak 

İslamcılık düşüncesi ve üzerine yapılan tartışmalara yeni bir boyut kazandırmak ve İslamcılığa dair meselelerin yeniden düşünülmesine katkı sağlamak amacıyla yola çıktılarını söyleyen İLEM Başkanı Dr. Süleyman Güder, tek dertlerinin bugünü anlamak ve geleceği inşa etmek olduğunu söylüyor. Proje ile ilk defa Türkiye’de İslamcı düşüncenin zihin haritası çıkarıldı. İslamcılığa, İslami düşünceye ve İslami hayat tarzına dair yapılan spekülasyonlara dayalı mülahazaların önüne geçeceklerini vurgulayan Güder, “İddia ediyoruz ki, artık İDP’ye müracaat edilmeden Türkiye’deki İslamcılık tartışmalarına dair bir değerlendirmede bulunmak mümkün olmayacak. Bu yönüyle diyebiliriz ki, İDP önemli bir referans kaynağı haline gelecek” dedi. Güder konuşmasında, İslamcı dergilerin sadece İslamcıların kendi gündemlerini tartıştığı bir platform değil aynı zamanda son yüzyılda gerek Türkiye’de gerekse de dünyadaki içtimai, siyasa ve iktisadi meselelerin de ele alındığı bir mecra olacağını belirtti.

1980 ihtilali savruk bir havaya yol açtı

12 Eylül darbesinde en büyük kıyımı İslamcıların gördüğünü ve İslamcı geleneğin 1970’lerden itibaren Milli Görüş etrafında oluşan bütünlüğünün sekteye uğradığını söyleyen Necdet Subaşı bildirisinde bu durumun dergilerdeki söylemde ikilikler olmasına yol açtığını vurguladı. “Dergilerde yeri geldiğinde İslamcı yeri geldiğinde ulusalcı atıflarda bulunuldu. Darbe sonrası dağılan gelenekli örgütsel yapıların yeniden toparlanma süreci pek çok ideolojik grupta olduğu gibi İslamcılarda da kayda değer bir sarsıntıya neden oldu ve 1980’lerde bir savrukluk hali oluştu. 1983 Anayasası ile din dersinin zorunlu hale getirildiğini ve bunun dini kamusal alanda müzakereye açtığını söyleyen Subaşı, “Devletin dini araçsallaştırarak siyasal sistem içerisinde buna alan açması İslami kesimde değişimlere neden oldu. İslamcılar, Milli Görüş’ü savunanlar ve diğer gruplarla din ile devlet ilişkisini göz önüne alarak bir dil kullanmaya başladı.” dedi.

Subaşı, “İktibas dergisi bu dönemde İran’daki devrim muhafızlarından Trabzon’daki sele oradan dünya ile ilgili haberlere kadar geniş bir çerçevedeki konulara yer vermeye başladı. Girişim dergisi İslami söylemden çok daha özel bir dil inşa etmeye çalıştı. Cemaatler ise 12 Eylül sonrasında dağılan enerjisini  tekrar toplamak ve dağılan İslami kesimi kontrol altına almak amacıyla yayınlar çıkardı.

İLEM’in gerçekleştirdiği sempozyumda “1980 Sonrası İslamcılık Düşüncesinin Yönelimleri” başlıklı bir tebliğ sunan Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı “İslamcılık düşüncesinin gelişimi hem siyasetle iç içe geçmiş şekilde hem de siyasetten belirgin olarak ayrışmış haldedir.” diye konuştu. Prof. Kayalı tebliğini sunarken birçok dergiden örnekle İslamcılık düşüncesinin yönelimlerinden bahsetti. 1980’li yıllardan itibaren İslamcı düşüncenin Batılı çeviri metinlere daha açık bir hâl aldığını ve dergilerde, gazetelerde bariz bir şekilde tarihten kopukluk olduğunu söyledi.

“1980’li yılların başları İslamcı düşünce içinde geçmiş dönem İslamcılığının eleştirisini de beraberinde getirdi” diyen Prof. Kayalı, bu durumun Cumhuriyet dönemi İslamcılığından ziyade önceki dönem İslamcılığının önemsenmesine yol açtığını söyledi. 1980 yılı sonrasının İslamcılık düşüncesinde en belirgin dinamizmi, fikriyatı kendi şahsi damgasını taşıyan İslamcı aydınların metinlerinde aramak gerektiğinin altını çizen kayalı, Sezai Karakoç üzerinden bu duruma açıklık getirdi. Prof. Kayalı, “Geleneksellik ya da  süreklilik söz konusu olacaksa 1980’li yılların en önemli dergisi Diriliş dergisidir. Bu dergi sürekli olarak çıkıyor. Dergide Türkiye’nin yakın dönem tarihine bütünlüklü bir bakış söz konusu. Geçmişle ilgili  bize ayrıntılı bilgiler sunuyor. Ayrıca İslami düşünce akımları içinde kendi şahsi düşüncelerini savunan insanların sayısı bu dönemde az. Sezai Karakoç bu bakımdan istisna bir isimdir.” şeklinde konuştu. Prof. Kayalı, 1990’lı yıllardan itibaren barizleşen milliyetçiliğe dair metinlerin de Sol ve İslamcılık üzerinde etkisinin görüldüğünü, bu anlamda da İslamcılıkla Sol’un değerlendirme biçimlerinin aynı olmasa da frekanslarının örtüştüğünü belirtti. Bildirisini sunarken İslamcı düşüncenin önemli dergilerinden Düşünce, İktibas ve Mavera dergisinden bahseden Prof. Kayalı dönemin İslamcılık düşüncesini çok net bir şekilde ele alan Yeni Devir ve İstanbul gazetelerinden de bahsetti.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *