Şeytanla El Sıkışmak: Birleşmiş Milletler

Şeytanla El Sıkışmak: Birleşmiş Milletler

BM 6 ana organdan oluşur. Bu organlardan en önemlisi ise BM Güvenlik Konseyidir. 15 üyeden oluşan konseyin 5 asil üyesi vardır (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin). Bu üyelerden herhangi biri alınacak kararlarda, oy çokluğu ne kadar çok olursa olsun veto ettiği bir karar konseyden çıkmamaktadır. Bu da konseyin ve dahi BM bu 5 devletin emrinde olduğunu göstermektedir.

Şeytanla El Sıkışmak-Birleşmiş Milletler

Mehmet Akçam

BM (Birleşmiş Milletler) 24 Ekim 1945’te, dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslar arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulmuş, uluslararası bir örgüttür. Birleşmiş Milletler fikri ilk kez dönemin ABD başkanı F.D. Roosevelt tarafından ortaya çıkmıştır. 2. Dünya Savaşından sonra mihver devletlerine karşı birleşmeyi öngören bir birliktelik de diyebiliriz. Yapı itibariyle BM 6 ana organdan oluşur. Bu organlardan en önemlisi ise BM Güvenlik Konseyidir. 15 üyeden oluşan konseyin 5 asil üyesi vardır (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin). Bu üyelerden herhangi biri alınacak kararlarda, oy çokluğu ne kadar çok olursa olsun veto ettiği bir karar konseyden çıkmamaktadır. Bu da konseyin ve dahi BM bu 5 devletin emrinde olduğunu göstermektedir.

BM; savaş, iç karışıklık, uluslararası anlaşmazlıklar vb. durumlarda yapmış olduğu etkisiz ve niteliksiz davranışlardan ötürü kurulduğu tarihten itibaren üye devletler tarafından sorgulanmaktadır.

Birleşmiş Milletler Nasıl Çalışır?

BM, en çok da savaş durumlarında yapmış olduğu hatalar, ihmaller ve savaşa durdurmaya yönelik etkisiz adımlardan birçok ülkenin tepkisini çekmektedir. Yakın tarihimizde yaşanmış acı hadiseler de bunu doğrular niteliktedir. Hepsini yazmak bir kitabı dolduracak nitelikte olmasından dolayı en acı olanlarını, Ruanda ve Srebrenitsa soykırımlarını anlatmak isterim.

Yazının başlığını da oluşturan olay 1993 yılında Ruanda İç savaşında yaşanmıştır. Ruanda’da Hutular ile Tutsiler arasında yaşanan iç savaşta 1 milyondan fazla kişi ölmüştür. Olaylardan önce Ruanda BM komutanları, Genel Sekreterliğe rapor sunarak önlem alınmasının gerekli olduğunu iletir. Genel Sekreterlik ise olaylara sadece gözlem yapma görevini verir. Bu gibi durumlarda yapması gereken müdahale etmektir. BM’nin asli görevlerinden birisi de budur. 2.500 civarı BM askerinin katliam sırasında görev yaptığı Ruanda’da 10 Belçika askeri öldürülür. ABD’nin baskısıyla BM Güvenlik Konseyi aldığı kararla asker sayısının 240’a düşürülmesine karar verir. Bu da “Katliam devam etsin” demekten başka bir şey değildi. Aynı zamanda BM Güvenlik Konseyinde alınan her kararda “soykırım” kelimesini ABD ve Fransa engellemiş ve bölgeye müdahalenin önünü kapatmıştır. 

Soykırım esnasında Fransa’nın Hutulara yapmış olduğu silah yardımları ise yanan ateşe benzin dökmekten başka bir şey değildir. Savaş sonucunda milyonlarca insan ölürken, Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil” şeklinde açıklamada bulunmuştur. İki yerel etnik unsurun savaşında BM bir kez daha sınıfta kalmıştır.

Öldürülen Ruandalılar

Yakın tarihimizin belkide en önemli soykırımlarından biriside Srebrenitsa katliamıdır. Orta Avrupa’nın göbeğinde gerçekleşen bu acı hadisede 8.372 Bosnalı etnik ve dini kıyıma uğramış ve öldürülmüştür. 11Temmuz 1995’de Yugoslavya iç savaşı sırasında Srebrenitsa, Ratko Miladiç komutasındaki Sırp ordusunun “Krivaya 95 Harekatı” neticesinde işgal edilmiştir.

Srebrenitsa Katliamı

Yugoslavya iç savaşın sırasında Birleşmiş Milletler 6 bölgeyi güvenli alan ilan etmiştir. Bu bölgelerden biriside Srebrenista’dır. Birleşmiş Milletler tarafından güvenli yer ilan ilan edilen Srebrenitsa, savaş sırasında hızlı mülteci akınına maruz kalmış ve 24.000 civarı olan nüfusu 60.000’i geçmiştir. Mülteciler kendilerini korumak için edindikleri silahları, Birleşmiş Milletler Barış Gücü (UNPROFOR) kapsamında görev yapan Hollanda ordu birliklerine (Dutchbat) teslim etmiştir. Sırbistan devlet başkanı Radovan Karadzic, verdiği emirler neticesinde bu bölgeye olan baskı ve tacizleri artırmıştır. Bölgede yaşayan mülteciler bu baskılar neticesinde teslim ettikleri silahları geri istemişler fakat kampın Hollandalı komutanı Thom Karremans bu istekleri geri çevirmiştir. Bu baskılar artarken Birleşmiş Milletler sadece 2 F-16 uçurmakla yetinmiştir.

Ratko Mladiç ve Hollandalı komutan Ton Karremans

Hollanda ordu birlikleri bir gece yarısı Fransız olan Birleşmiş Milletler Barış Gücü (UNPROFOR) Komutanı General Philippe Morillon‘dan gelen emirle şehirden çekilerek katliamın önünü açmışlardır. Hollandalı komutan tarafından Sırplara terk edilen kent bir hafta süren katliamla Sırplara yenik düşmüştür. Bu olay video kasetle kanıtlanmıştır.

Radovan Karadzic ve Ratko Mladic

Katliamdan kısmen sorumlu tutulan Hollanda, suçu hava desteği vermeyen BM’ye atmıştır. Yıllar sonra ortaya çıkan gizli anlaşmalara göre ABD, İngiltere ve Fransa hava desteği vermeyecekti. Bunun nedeni ise Sırpların BM askerlerini rehin tutmasıydı. Rusya 2015 yılında BM Güvenlik Konseyi’nde olayların soykırım olarak adlandırma teklifini veto etmiştir. Bunun neticesinde ne yazık ki tüm dünyanın soykırım olarak gördüğü katliam, Rusya tarafından verilen veto neticesinde kabul edilmemiştir.

Birleşmiş Milletlerin yapmış olduğu bu hatalar neticesinde sadece Ruanda ve Srebrenitsa da değil, dünyanın farklı yerlerinde yaşanan savaşlara ve çatışmalara müdahale yetersizliği neticesinde birçok insan hayatını kaybetmektedir. Kıbrıs’ta, Arakan’da, Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de ve dahi birçok coğrafyada bu etkisiz oluşum yüzünden insanlar ölmeye devam etmektedir. Arakan’da devam eden soykırıma halen seyirci kalmaktadır. Filistin’de devam eden İsrail zulmüne ses çıkarmayan Birleşmiş Milletler, Türkiye’nin terör örgütleri ile yaptığı mücadeleye de karşı çıkmaktadır. Zeytin Dalı Operasyonunu sivil katliamı olarak görmek için elinden geleni yapan Birleşmiş Milletlerin, Doğu Guta’da ölen binlerce sivil için sadece gıda yardımı göndermesi, adeta vicdanları kanatan bir yaradır. Birleşmiş Milletler yapısı itibariyle sadece güçlü olanı korumakla yetindiği su götürmez bir gerçektir.

BM’ye bağlı AMISOM birlikleri, Someli’de 54 mülteci kadına tecavüz etmiştir.

Birleşmiş Milletler, yapmadığı yardım faaliyetleri dışında, adı taciz ve tecavüz olaylarına da karışmıştır. Birleşmiş Milletler (BM) Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi’nin eski yöneticilerinden Andrew Macleod’un The SUN gazetesine verdiği röportaja göre Birleşmiş Milletler çalışanları son 10 yılda 60.000 civarı taciz/tecavüz olayından sorumludur ve bu çalışanların 3.300 kadarı pedofildir. Andrew Macleod, “Dünyada pedofili eğilimleri gösteren on binlerce yardım çalışanı var ancak UNICEF tişörtünü üzerinize geçirdiğiniz anda kimse size dikkat etmiyor. Adeta dokunulmazlık elde ediyorsunuz ve ne isterseniz yapabiliyorsunuz. Sistem sorunlu işliyor ve bu yıllar önce durdurulmalıydı” şeklinde konuşarak durumun vehametini gözler önüne sermiştir. Prof. MacLeod’a göre, BM çalışanlarının karıştığı her 10 tecavüz vakasından ancak biri resmi mercilere bildiriliyor.

(Yazının başlığını oluşturan Roger Spottiswoode’un yönettiği Şeytanla El Sıkışmak filmdir. Ruanda katliamını çok iyi anlatması nedeniyle yazıya bu isim verilmiştir)

Stratejik Ortak

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *