Yaşar Nuri’ye göre, Atatürk laikliği getirerek tecdidin hayata geçmesine yol açtı!

Yaşar Nuri’ye göre, Atatürk laikliği getirerek tecdidin hayata geçmesine yol açtı!

Yaşar Nuri ‘laiklik’ diyor; “Tecdit’in yani İslam’da yeniden yapılanmanın tek kelimelik karşılığıdır. “Kur’an laikliği hoşgörmekle kalan bir kitap değil, laikliği talep eden bir kitaptır…”

Yaşar Nuri’nin bu yaklaşımlarını yeniden hatırlatan ve Yeniçağ gazetesi sayfalarına taşıyan Yeniçağ yazarı Tuncay Mollaveisoğlu, Cumhurbaşkanı’nın sözleri üzerine başlayan tartışmaya başka bir açıdan yaklaştı.

Yaşar Nuri’nin “Dinde Reform Değil, İslam’da Tecdit” isimli kitabından alıntılar paylaşan Mollaveisoğlu, Büyük Alim dediği Yaşar Nuri’ye göre Türkiye’de ‘tecdid’i ilk ve en iyi anlayan kişi olan Atatürk, laikliği getirerek tecdidin hayata geçmesine yol açmış. Saray danışmanlarına bu kitabı okumalarını tavsiye eden Mollaveisoğlu’nun, “İslam’ın rönesansı; Kur’an’a dönüş…” başlığını taşıyan yazısı şöyle:

İslam dinini sapkın zihniyetlerinin koçbaşı yapmaya çalışan sözde din adamlarına karşı, Cumhurbaşkanı Erdoğan da tepki gösterdi.

Sosyal medyada İslam’ın “güncellenmesine” yönelik başlayan tartışmalarla ilgili ise Erdoğan’ın; “Biz dinde reform istemiyoruz” açıklaması yansıdı basına…

Belli ki akıllar karışık…

İşte bu gündemin içinde, büyük bilim insanı merhum Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk yine imdadımıza yetişti… Bu kafa karışıklığını; güncellenme mi, reform mu, yenilenme mi tartışmalarını; duru bir su gibi açıklayan kitabı raflarda yerini aldı.

Öztürk’ün yeni kitabı “Dinde Reform Değil, İslam’da Tecdit” iki ciltlik bir eser olarak ulaştı elime… Prof. Öztürk, hayata gözlerini yummadan önce, 2015 yılında yazmış önsözünü… Tamamlanmış eseri kitap haline dönüştürme görevini ise oğlu Dr. Mustafa Tahir Öztürk yerine getirmiş.

Merhum Prof. Yaşar Nuri Öztürk, tam da günün sıcak gündemine net yanıtlar veriyor kitabın sayfalarında:

“Son ikiyüz yıllık zaman sürecinde Müslüman kitleler, emperyalizm ve sömürgeciliğin tahrip ve kahrı altında inlediklerinden, dinlerinin yabancılaşmasını gidermede gerekli olan bilim ve düşünce performansını gösterme imkanı bulamadılar. Çünkü onlar canlarının derdine düşürülmüşlerdi. Efor ve enerjilerini; hayatlarını, bağımsızlıklarını, iffetlerini ve topraklarını korumak için harcamak zorunda idiler. Durumun farkına vardıklarında ise İslam’ı sahneden uzak tutmak isteyen güçlü odakların, aşılması zor tuzakları ile yüz yüze geldiler…” 

Prof Öztürk yaşamı boyunca işte o “aşılması zor tuzakların” kanlı dişlilerine büyük hasarlar verdi. Yeni kitabı ile yine; bağnazların, İslam’ı Kur’an’dan uzaklaştıran karanlık odakların çıkar zincirlerini dağıtıyor.

“Batılılar reform diye anabilirler ama biz bu tabiri kullanmayız” diyor… “Yapılacak olanı diriliş, rönesans, yeniden yapılanmak veya Kur’an’a dönüş olarak adlandırabiliriz.” 

Öztürk kitabında, İslam dünyasında çözümün teolojik olduğuna vurgu yapıyor. Geleneklerin, hurafelerin İslam’ın emirleriymiş gibi topluma dayatıldığına, çarpık zihniyet ve kökleşmiş çarpık alışkanlıkların Kur’an’ın önüne nasıl geçirildiğine örneklerle yanıt veriyor….

Yani siz, herhangi bir hurafe ile ilgili “Kur’an’da bu yok!” dediğinizde, atalardan gelen, din tüccarları ile topluma aşılanan geleneklerin duvarlarına çarpıyorsunuz.

Öztürk bu nedenle “İslam’da Tecdit” diyor… Tecdit’in Batı karşılığı “reform” değil… “Reconstruction” yani “yeniden yapılanma” anlamına geliyor. Öztürk’e göre İslam’da yeniden yapılanma görevini İslam Peygamberi Müslüman aydınlara bir görev olarak yüklemiş…

“İslam dünyası, dincilikten akılcılığa geçmek zorundadır” diyor Prof. Öztürk… “Aklını işletmeyenlerin üzerine pislik atılacağı söylenmişken ve buna rağmen akıl dışlanmışken, hala ‘çözüm nedir?’ diye sormak ne anlam taşıyor?!”

***

İktidara “arka bahçe” olmanın verdiği güç ile her türlü dünyevi “nimetin” önlerine serildiği bazı tarikat ve cemaat yapılanmaları, dinciliği din diye topluma yutturmaya çalışıyor.

Suç İslam’da değil… Suç, Müslümanlığı başörtüsüne indirgeyip, hurafe ve şekle hapsedip özünü boşaltanlarda… Suç, din istismarı ve din ticareti ile her türlü iktidar koltuğunu ele geçirenlerde…

Devleti yönetenler koku ve sivrisineklerden rahatsızlar ama bunlara yol açan zihinsel ve fiziksel bataklıkla mücadele etmiyorlar! Edemezler…

Yaşar Nuri Hoca’nın kitabına dönersek; ‘laiklik’ diyor; “Tecdit’in yani İslamda yeniden yapılanmanın tek kelimelik karşılığıdır.  “Kur’an laikliği hoşgörmekle kalan bir kitap değil, laikliği talep eden bir kitaptır…” 

Öztürk; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İslam dünyasında çözümün ve kurtuluşun teolojik olduğunu ilk anlayan Müslüman lider olduğunu, laikliği getirerek tecdidin hayata geçmesine yol açtığını belirtiyor:

“Atatürk Kur’an’ı tercüme ve tefsir ettirerek tecdidin ilk ve kaçınılmaz büyük adımını atmış, ne yazık ki ikinci ve üçüncü adımları atamadan dünya hayatına veda etmiştir.” 

***

Prof. Yaşar Nuri Öztürk’ü bir kez daha rahmet ve şükranla anıyorum… Atatürk’ün yolunu açtığı, ortamını hazırladığı özgürlük adasında; hayatını, İslam’ı saran yaban otlarını bir bir ayıklamaya adadı…

Yeni Boyut yayınlarından çıkan iki ciltlik eserin Saray’ın danışmanları tarafından da okunmasını yürekten diliyorum. İslam’ın güncellenmesi tartışmaları arasında aklı karışanlar için müthiş bir rehber olacaktır.

Büyük İslam Alimi Öztürk’ün sözleri ile bitireyim;

“Çağ tanrısal iradenin, yani Kur’an’ın gerisinde kalmıştır; Müslümanlar ise çağın da gerisinde bulunuyor(…) Çağa yemin eden bir kitabın müminlerine yakışan, çağa ve onu temsil edenlere hakaret değil, onları inceleyip anlamak ve çağın önüne geçmenin reçetesini ortaya koymaktır…”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *