‘Rabbimiz (sahibimiz) doğru yolumuzu Kur’an’la göstermiştir’

‘Rabbimiz (sahibimiz) doğru yolumuzu Kur’an’la göstermiştir’

Yol, yolcu ve hedef. Bunlar Sırat-ı Mustakîm’in unsurlarını oluşturuyor. Yol, Allah tarafından bildirilmiş ve Rasulleri aracılığıyla örneklendirilmiş, yolcu insan, hedef ise Cennet.

İLKAV Alternatif Eğitim konferansları Şeyho Duman’ın ‘Sırat-ı Müstakim Önündeki Engellemeler’ başlıklı sunumu ile devam ediyor.

İLKAV Alternatif Eğitim konferansları Şeyho Duman’ın ‘Sırat-ı Müstakim Önündeki Engellemeler’ başlıklı sunumu ile devam ediyor.

Şeyho Duman konuşmasında Sırat-ı Müstakim’in anlamından yola çıkarak, bunun içeriğini, Kur’an ve Resulun örnekliğinin oluşturduğunu, bunun önünde ve yanında çeşitli engellemelerin olabileceğine değindi. Bu engellemelerin geleneksel veya modern cahiliyeden kaynaklanabileceğini söyleyen Duman, Müslümanların ancak silkinip Kur’an’ı merkeze alan ve Resulün örnekliğini belirleyici kılan bir anlayışta birleşmeleri ile zelil durumlarından kurtulabileceklerini sözlerine ekledi. Ayetlerden örnekler veren Duman özetle şöyle konuştu:

“Rabbimiz A’la Suresi 2 ve 3. ayetlerinde şöyle buyurur:
“O, yarattı, bir düzen içinde biçim verdi, O, (her şeyi) ölçüyle yaptı, böylece yol gösterdi”
İnsana ve bütün canlılara yol gösteren Allah’tır. Allah tarafından yol gösterilmedik hiçbir varlık bırakılmamıştır. İrade sahibi cin ve insanlara gelince, onlara da ayrıca iradeleriyle ilgili olarak takip edecekleri yol Rasulleri aracılığıyla bildirilmiştir.

Sırat-ı Mustakîmle ilgili olarak En’am Suresi 153. ayetinde;
“İşte bu, Benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın…” ifadesini kullanıyor. Hem yol doğru hem de yolda doğru şekilde gidin. Ancak yolda sıkıntılar var.
Beled Suresi 11. ayette; “Ancak o(insan), sarp yokuşu aşamadı” buyuruluyor.

Yol, yolcu ve hedef. Bunlar Sırat-ı Mustakîm’in unsurlarını oluşturuyor. Yol, Allah tarafından bildirilmiş ve Rasulleri aracılığıyla örneklendirilmiş, yolcu insan, hedef ise Cennet.

Hepimiz yolcuyuz. Kur’an bize bu yolun özelliklerini anlatıyor. Bu yolun zorluklarını anlatıyor. Bu zorlukları aşmanın yollarını da gösteriyor. Bütün bunlardan dolayı yolcu, yoldaki engellerin hangileri olabileceği konusunda farkında olarak hareket etmelidir. Yolcu, yolun doğruluğunu ve yolda yürümenin yöntemlerinin de doğru olması gerektiğini bilmelidir.

Şeytan, bu konuda çok kararlı ve istikrarlı bir biçimde mü’minleri Sırat-ı Mustakîm’den saptırmak için faaliyetlerini ara vermeksizin, bıkıp-usanmaksızın sürdürmektedir:
“Şeytan dedi ki: ‘(Öyleyse) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım. Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve Sen onların çoğunu şükredenler olarak bulamayacaksın.” (A’raf: 16,17)

Şeytan, ayet-i kerîmelerdeki ifadesinde olduğu gibi, Allah’ın kullarını saptırmanın her türlü yol ve yöntemini kullanmaya yemin etmiştir.

Allah Teâlâ da, onun bu kararlılığını bildiği için kullarını onun hakkında birçok uyarılarda bulunuyor. Bunlardan bir tanesi de Lokman Suresi 33. ayette buyurulduğu gibidir:
“…Sakın şeytan sizi Allah ile aldatmasın”

Kur’an’da sapanlar ve saptıranlar arasında konuşmalar geçer ve birbirlerini sapma ve saptırma üzerinden suçlarlar.

Sırat-ı Mustakîm’de sağdan yanaşmalar; suret-i haktan görünerek yolcuyu saptırmanın adıdır.

Rasulullah (S)’in söylemediğini o söyledi diyerek uydurulan sözler de sağdan yanaşarak insanları saptırma şeklidir.

Tasavvuf anlayışı da insanlara yanlış din anlayışı sunarak insanları Sırat-ı Mustakîm’den saptırır.

Kur’an’a yanlış yaklaşımlar da engellemeler içindedir. Kur’an’ın makamlı olarak okunması ve buna önem verilmesi, Kur’an’ın anlaşılamaz olduğuna dair değerlendirmeler de yine Sırat-ı Mustakîm’deki engellemeler konusuna örneklik teşkil eder.

Diğer engelleme şekli de mealcilik anlayışıdır. Bugün Kur’an’ı sadece mealinden okuyarak Rabbimizin maksat ve muradını tam anladıklarını ve hatta Kur’an’daki bir takım kavramları da anlam çerçevesinden çıkararak çok alakasız ve uç anlamlara doğru savrulmaların da yaşandığını görmekteyiz.

Bir diğer engelleme şekli de, Allah’ın İlah ve Rabb olarak kullarına emrederek hayatın kurallarını, köşe taşlarını bildirip bütün bunları Rasulüyle örneklemesi söz konusu iken, insanlar kendi sınırlı akıl ve yetenekleriyle icad ettikleri ideolojileri ile hayat görüşleri ve şekilleri de Sırat-ı Mustakîm’deki engellemeleri teşkil etmektedir.

Bütün bunların hepsi, Kur’an menşe’li bir hayatın oluşturulmasının önünde kocaman birer engel oluşturmuştur.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *