Yürümek

Yürümek

Bir vida anahtarının büyüklüğü kadar küçülenlerimiz artık bu aşağılık durumdan vazgeçmeliler. Gece gündüz vaktimizin çoğunu işine adayan bizlerin kendimize ait huy ve özelliklerimiz kayboluyor. Zıt duygularımızın zeka ve düşüncelerimizin olduğu bizler makinalara dönüştürülüyoruz.

“İnsan için önüne çıkan bütün yollar yürünebilir yollar ise,
o insan artık kaybolmuştur. “

İsmet Özel güzel söylemiş. Bende tam olarak kaybolduğumuzu düşünüyordum. İçimiz iyice bulanıklaştı, düşüncelerimiz yabancı kavramlar ile iyice kirletildi. Artık böylesi bizlerden daha özgün kendimizi yansıtan fikirler çıkmıyor. Tabi birde moda dönemler var ve her yeni şeyde her yeni dalgada bu dalgalara kapılanlarımız var.

Aslında İnsanın önüne çıkan bütün yollar yürünebilir değil. Bu algı bizlerin kültürel yabancılaşmaya uğradığımızın kanıtı gibi duruyor.

Kendine yabancılaşma “basitçe, kendi benliğini unutma, farkında olmama veya benimsememe demektir. Yani kişi benliğini kaybeder ve içinde bir başka şeyin veya kişinin olduğunu sezer. Bu ciddi bir sosyal ve manevi bir hastalıktır. Alinasyonun varlığı çeşitli durum ve şekillerde ortaya çıkar ve birçok faktöre bağlıdır. İnsanı tamamen değiştiren bu faktörlerin bir tanesi çalıştığı aletlerdir. Sosyoloji ve psikoloji çalışmaları bize, belli meslek veya aletle olan ilgisi günlük hayatında arttığı oranda bir kimsenin kendi bağımsız kişiliğini unutmaya doğru gidip, aletlerini kendi benliğinin yerine hissetmeye başladığını söylüyor. Mesela farz edelim ki işi gereği bir kişinin önünden uzun bir tahta veya demir parçası geçiyor ve kendisine her defasında iki vida atlayıp üçüncüyü bir defa çevirmesi emrediliyor. Zıt duyguları, zeka ve düşünceleri olan bu adam, çeşitli zevkleri ve bütün nefret his ve yeteneğiyle, işinde en iyi çalışma tarzıyla gece ve gündüz vaktinin çoğunu iki vida atlayıp üçüncüyü çeviren bir vücut haline gelir. Bütün kendine has huy ve özellikleri kaybolmuştur. Bütün bunlardan sonra insan nedir? O iki atlayıp, üçüncüyü çeviren bir “vida çeviren hayvandır”. Onun bütün dünyası şu birkaç kelimede özetlenebilir: “İki atla, üçüncüyü çevir.” Bu onun hayat felsefesidir, kişiliğidir, bir insan oluşunun anlamı ve gerçeğidir. Niçin çevirir? Yemek için. Niçin yer? Çevirmek için. Bu adam artık kendisini arzuları, ihtiyaçları, zayıflığı, mantığı, hatıraları ve faziletleri olan bir insan algılamaz. Bütün bunlar hep yok olmuş, Marcues’in deyimiyle “tek boyutlu insan” veya Rene Guenon söyleyişiyle “değeri düşmüş adam” haline gelir. Shondel tüketim uğruna üreten ve üretim uğruna tüketen biri olarak ona “daire adam” der. Küçük bir dünya, küçük bir kainat ve yüce nitelikleri olan bu adam, şimdi bir vida anahtarının büyüklüğü kadar küçülmüştür.”1

Bir vida anahtarının büyüklüğü kadar küçülenlerimiz artık bu aşağılık durumdan vazgeçmeliler. Gece gündüz vaktimizin çoğunu işine adayan bizlerin kendimize ait huy ve özelliklerimiz kayboluyor. Zıt duygularımızın zeka ve düşüncelerimizin olduğu bizler makinalara dönüştürülüyoruz.

Sonra önümüze çıkan her yolda yürüyebileceğimizi düşünüyoruz. Artık kaybolduğumuzun da farkına varalım. Sadece söz söyleyiciler durumundayız her duyduğumuz şeye sarılıyor taklit ediyoruz bu gerçekte bizlerin kendimiz olmadığımızı gösteriyor. Birbirlerimize uzanamıyor, birbirlerimizin üzüntü ve sevinçlerine ortak olamıyoruz. Kendimiz için yabancılar olduğumuz kadar birbirlerimiz için de yabancılar konumundayız. Birbirlerimizi gördüğümüzde yine sadece söz söyleyicilere dönüşüyor yapmacık sözler ile birbirimizi geçiştiriyoruz. Arkası olmayan sözler sarf ediyoruz, sözlerimizin ağırlığı yok, söylediğimiz altına girdiğimiz yükümlülükleri yerine getirmiyor bu durumumuzdan rahatsız olmuyoruz. Söz tutucular değiliz. Vaktinde hiçbir şeyi yapamıyoruz, hep geçiştiriyoruz anı yaşıyoruz. Geleceğe yönelik tasavvurumuz yok, birbirlerimize karşı saygımızı en aza indirmişiz ve bu hali ile ruhsuz kalmışız. Heyecanımız gün geçtikçe gidiyor, birbirlerimizden artık sıkılıyor, birbirlerimizi özlemiyoruz. Arayıp ta sormuyoruz üstelik buna özel günlerimiz de dahil ediyoruz.

İnşallah ne demek istediğimiz anlaşılır oluyordur. Bir an önce makineleşmiş bu görüntümüzden uzaklaşalım. İnşallah Allah bu niyetimizde bize yardım edecektir.

Selam ve dua ile.

 

Dipnot

1 Kaynak: Kendine Yabancılaşma Nedir? (izafet.net)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *