Otuz yıldır duruşunu bozmadı

Özgün Duruş Gazetesinin Kasım 2010’da İktibas Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hüseyin Bülbül ile Yapmış Olduğu Söyleşi:

Sayın Bülbül,  İktibas dergisi hakkında bilgi verir misiniz? (Ne zaman kuruldu, kimlerin öncülüğünde kuruldu, kuruluş amacı nedir vb.)

İktibas dergisinin doğum tarihi 1 Ocak 1981’dir.  Kurucusu olan Ercümend Özkan’ın ifadesiyle “seksen ihtilalinin estirdiği zemheri soğuğunda”  yayın hayatına başlamıştır. Özkan,1960’lı yıllardan beri süre gelen İslam hakkındaki araştırmalarını, Türkiye ve dünyada cereyan eden hadiseler hakkındaki görüş ve düşüncelerini, birlikte olduğu bir gurup arkadaşı ile istişare ederek, topluma sunmada bir araç olarak iktibas dergisini yayınlamaya karar verdiler.

Bununla, Türkiye’de sahasının ilki olan ve Ercümend Özkan’ın kurmuş olduğu Basın Haber Ajansı’nın sağladığı imkânlardan da istifade ederek, gerek yurt içi gerekse yurt dışı kaynaklı dört yüzden fazla yayını tarayarak “mutlaka başkalarının da okuması gerek” cinsinden görülen önemli yorum, haber, röportaj, makale, fotoğraf ve karikatürleri bir insicam içinde okuyucuya sunarak; Sınırlı imkânlarla bunlara ulaşamayan insanımızın bu eksikliğini gidermeyi, silahsız-kavgasız birbirleriyle diyalogunu temin ederek doğrular üzerinde birleşmelerini sağlamaktı.

Zaman olarak, yıllardır anarşinin estirdiği terörün insanlar üzerindeki tedirginliği gitmiş, heyecanı dinmiş, insanların sağlıklı düşünmeye ihtiyaçları vardı. Özkan bu düşüncesini, İktibas’ın ilk sayısının “Selamlayarak” başlıklı yazısında şöyle ifade ediyordu:

“Bu dergiyi insanımızı düşünerek yayınlamaya başladık. Evet, insanımızın Türkiye’de ve dünyada neler olup bittiğinden, nasıl olup bittiğinden haberi olsun istedik.

Dünyayı yönetenlerin, onlara fikir verenlerin neleri nasıl düşündüklerini sizlere iletmek istedik. Ve istedik ki gazete ve dergi okuyamamanın kaçınılmaz eksikliğini gidermekte yardımcı olabilelim. Bu suretle okuyucu ufkunun genişlemesine, daha üst düzeyde ve kapsamlı düşünebilmesi için gerekli bilgiler edinmesine katkıda bulunabilelim. Dünya hızlı bir değişme ve gelişme sürecinde iken, özellikle ülkemiz insanının zamanın gerisinde kalmaması için üzerimize düşeni yapabilmeyi diledik.”

Özkan bunları söylerken,  İstanbul da kırk bir, Ankara da da yirmi yıldan beri devam eden Basın Haber Ajansının sağladığı imkânları ve on yaşından beri yapmış olduğu İslamî okuma ve araştırmalarının engin birikimini insanlığın hizmetine sunarak, doğruları doğru bir yöntemle düşünmenin ve sağlıklı kararlar alarak doğru bir yaşamın hayata geçirilmesini istiyordu. Bu isteği son nefesine kadar da devam etti.

İktibas dergisinin temel misyonu nedir? (Okuyucuya ne vermek istiyor?)

İnsan için iki şeyin çok iyi bilinmesinin hayati bir öneme sahip olduğuna inanıyoruz. Birincisi, İçinde yaşadığı dünya, ikincisi ise nihai olarak tüm insanlığın sorumlu tutulacağı İslam. İşte iktibas ilk günden itibaren okuyucusunu bu iki konuda en doğru şekilde bilgilendirmeyi kendisine ilke edinmiştir. Bu konuda hiçbir fedakârlıktan kaçınmamış, hiçbir kınayıcının kınamasına bakmamıştır. Sahih İslam anlayışının bilinmesi noktasında üzerine düşen görevi 30 yıldan beri sürdürmüş, Allah’ın yardımıyla sürdürmeye de devam edecektir.

Statükonun estirdiği suni fırtınaların anaforuna kapılmadan yerini ve duruşunu korumuş, nihai olarak Rabbi’ne hesap vereceği düşüncesini muhafaza etmiştir.    Hayatın cazip imkânlarına sahip olmayı değil, hakka teslimiyetin mağduriyetini tercih etmiştir.

Özkan dergiyi çıkarmaya başladığı günden 14 yıl geçmiş, her türlü olumsuzluğa göğüs gererek ulaştığı bu günleri ve geleceğe yönelik dergiyle ilgili düşüncesini Hakkın rahmetine kavuşmadan önce yazmış olduğu son “selam ile” de (sanki son sözleri olacağını sezmiş gibi) şöyle dile getirmişti:

Geride bıraktığı yılları özetleyerek: “Bu geriye dönüp bakmadan sonra gözlerimizi ileriye döndürelim ve bundan böyle de iktibası yayınlamaya devam edeceğimizi, doğru düşünmeye başlayanların sayısının artmasına çalışacağımızı, bunu hayatımızın sonuna kadar kendimiz, sonra da bu fikirlerle dolan kardeşlerimizin sürdüreceğine inancımızı belirtmek istiyoruz.

İktibas Türkiye’de insanımızı Kur’an’a yönlendiren, Kur’an’ın anlaşılabileceğini sürekli vurgulayan, düşündükçe ve anladıkça hayata geçirmeyi kaçınılmaz gören bir anlayışla Kur’an’ı sürekli okumayı, üzerinde düşünmeyi öğütleyen bir dergi olarak herkesin zihinlerindeki yerini almıştır. Mert,net, dosdoğru, açık, insanların veya sistemin levminden çekinmeden, çekinilecek şey olarak yalnız Allah’ı gören bir anlayışla yayınını sürdüren iktibas’ı artık tanıyorsunuz, biliyorsunuz. Mesajına artık vakıf oldunuz. Bundan böyle iş artık sizlere düşüyor… “ diyerek bayrağı kimlere teslim ettiğine işaret ediyordu. O yaşadığı sürece bu mücadelesini, başta devlet olmak üzere geleneksel anlayışlara, tasavvuf ve tarikatlara, ateist ve sosyalistlere, Kur’an dışı hurafe anlayışlara karşı bedeli büyük olsa da, ödünsüz ve tavizsiz olarak devam ettirdi. Bizlere izlemek için asla kaybolmayacak derin izler bıraktı.

İktibas dergisinin içeriğinden bahseder misiniz?

Dergimizin bu günkü içeriği, şu bölümlerden oluşmaktadır: Selam ile, yorum, kavram, düşünce yazıları, bir dergi / kitap alıntı, röportaj, değerlendirme, Kitap tanıtımı, dosya, tercüme yazılar, sanat edebiyat, İktibas’a / İktibastan mektuplar ve gündem yazılarından oluşmaktadır.

Selam ile yorum, kavram ve mektuplara cevaplar İktibas imzasıyla yayınlanıp,  dergimizi bağlayıcı iken, diğer yazılar sadece yazarını bağlamaktadır.

İlk dönem dergilerimizde sadece selamlarken/ selam ile ve yorum kısmı dergiye ait ve gerisi tamamen alıntılardan oluşmakta iken, ilerleyen zamanla birlikte okuyucu mektupları, kavramlar, sanat edebiyat gibi bölümlerde ilave edilerek bu günkü haline ulaştı. Her geçen gün fikir yazılarının artmasıyla alıntı kısmı daraltılıp telif yazılar kısmı genişletildi. Hedefimiz, Rabbimizin yardımıyla alıntı yazıları en aza indirerek telif yazıları daha da artırmaktır. Her geçen gün iletişimin ulaştığı seviye itibariyle alıntılara ihtiyaç azalmaktadır. Bir de internet imkânlarının bu günkü ulaşmış olduğu seviyeyi düşünürsek,  alıntı kısmının sınırlandırılması anlaşılacaktır.

Dergide ağırlıklı olarak kimler yazıyor?

Selam ile yorum ve mektuplara cevapları, sürekli olarak üstlenen yayın kurulu üyesi kardeşlerimizin gayretleriyle devam ederken, kavramları aramızda paylaşarak götürüyoruz. Fikir yazılarında ise yazan kardeşlerimizin isimleri zikredilmektedir.  Ata soy Müftüoğlu, Metin Önal Mengüşoğlu, Hüseyin Bülbül, Mukaddes Özkan, A. Burak Bircan. Erhan Aktaş, Mehmet Durmuş, Tarık Özkan, Yüksel İsmail Oğlu, Mehmet Mortaş, Mehmet Akif Şahin, Mustafa Atav, Mustafa Bozacıoğlu, Hikmet Ertürk, Aykut Akça, Murat Kirişçi, Elif İsmailoğlu, Ali Şalcı, Hamdi Kılçadır, Hamdi Akan, Osman Coşkun,Durdu Demir, Celal Ceren, Erdal Bayraktar…

İktibas’ı, rahmetli Ercümend Özkan öncesi ve sonrası diye ayırdığımızda neler söylemek istersiniz?

Öncelikle şunu teslim edelim ki, Ercümend Ağabeyimiz, yeri kolay doldurulabilecek bir kimse değildir. O, tek başına hem hayatın hem de derginin maddi ve manevi yükünü taşıyan bir kimseydi. İlk zamanlar 15 günde bir 32 sayfa, sonraları sayfa sayısını ikiye katlayarak ayda bir olmak üzere 14 yılda (hastalığı sebebiyle iki yıl ara verildi) 12 cilt 192 sayı çıkarmaya muvaffak oldu. Derginin yazılarını yazmadan, pulunu yapıştırmaya varana kadar bizzat meşgul olmaktan kendi ifadesiyle “şasem eğildi” diyordu. Buna rağmen bir gün olsun bırakmayı düşünmedi. O’nun bu azmini hiçbir şey kıramadı.

O bir yandan maddi ve fiziki sıkıntıları göğüslerken, diğer yandan da devletin tutuklamalarına, halkın sözlü ve yazılı hakaretlerine karşı göğüs geriyordu. Söylenmedik söz, yapılmadık hakaret kalmamıştı. Fakat o bir ”buz kıran” gibi yoluna devam ediyor asla hız kesmiyordu. Allah’ın rızasını düşündükçe bütün olumsuzluklar onun şevkini ve azmini artırıyordu. Son kalp krizini de atlatıp biraz kendine geldiğinde şöyle dua ediyordu Rabbine:

“Yâ Rabbi! Bunca öğrendiğim bilgiler mezarda börtü böceğin işine yaramaz, ben bunları toprağa gömmek istemiyorum. İnsanlara ulaştırmak için bana fırsat ver” diyordu. Rabbi ona o fırsatı veriyor ve ender görülen bir iş gerçekleşerek beş damarı tıkalı olan kalbi kendi kendini baypas ediyordu. Ömrünün kalan kısmını o şehirden bu şehre, bir konferanstan diğerine dolaşırken, Rabbi onu bu minval üzere Adana seyahatinde teslim alıyordu.

İşte onun bu azmi, bizlerin sağlığında kendisine veremediğimiz desteği ve gösteremediğimiz gayreti el birliği ile ortaya koymamıza vesile oldu. Rabbimizin yardım ve inayetiyle vefatını takiben görevi devralarak, kesintisiz 15 yıldır taşımaya çalışıyoruz. O hayatta olsaydı elbette bu yıllar daha farklı olacaktı. Onun yerini doldurmak yokluğunu hissettirmemek mümkün değildir. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, onun açtığı çığırdan ayrılmadan, ortaya koyduğu anlayıştan taviz vermeden, aynı duyarlılık ve dikkatle bu damarı, sahih İslam anlayışı damarını devam ettirmeye gereken ihtimamı gösteriyoruz.  Dergimizin eski ve yeni sayılarına bakanlar, bunun doğruluğuna vakıf olacaklardır.

Bu uzun soluklu maratonda bizlere maddi ve manevi yardımlarını esirgemeyen tüm kardeşlerimize ve vefakâr okuyucularımıza yürekten minnettarız. Canımız sağ oldukça,  Rabbimizin de yardımıyla bu hizmeti sürdürmeye kararlıyız.

Dergide yer alan “kavramları” kitaplaştırmayı düşünüyor musunuz?

Elbette düşüncemiz budur. Birbirleriyle yakınlığı olan kavramları bir kitapta toplamak suretiyle kitaplaştırmayı, elimize geçen ilk fırsatta gerçekleştirmek istiyoruz. İnşa Allah Rabbimiz yakın zamanda bu imkânı verir de, bu güzel çalışmayı okuyucularımıza ulaştırmaya muvaffak oluruz.

Bu çalışmaya duymuş olduğunuz ilgiye ve göstermiş olduğunuz derin alakaya teşekkür ediyoruz…

Biz de teşekkür ediyoruz, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *