Tecessüs Silahı Geri Tepince

Tecessüs Silahı Geri Tepince

Gündelik siyaset bir ömür törpüsü adeta.. Her birimizin sinirlerini bozan, insan olma hassalarımıza zarar veren, insanı değersizleştiren, bir o kadar da kendinden utandırıp ümitsizliğe düşüren olayların içinde kaybolup gidiyoruz sanki.. Açıkça söyleyelim ki: İyi ki inanıyoruz, iyi ki Rabbimiz var. Yoksa bu hercümerç içinde; her gün gerilim, her gün çılgınlık ve kaosun yaşandığı bir ortamda;

Gündelik siyaset bir ömür törpüsü adeta.. Her birimizin sinirlerini bozan, insan olma hassalarımıza zarar veren, insanı değersizleştiren, bir o kadar da kendinden utandırıp ümitsizliğe düşüren olayların içinde kaybolup gidiyoruz sanki..

Açıkça söyleyelim ki: İyi ki inanıyoruz, iyi ki Rabbimiz var. Yoksa bu hercümerç içinde; her gün gerilim, her gün çılgınlık ve kaosun yaşandığı bir ortamda; her gün insanlar tarafından üçkağıdın, sahtekarlığın, ikiyüzlülüğün sergilendiği; insanların çok özelde yaşadıkları, doğru yanlış ne varsa mahremiyetlerin toplum içinde faş edildiği; yani insanı insan olmaktan çıkarıp şeytanlaştıran eylemlerin sergilendiği bir toplum yapısı içinde çıldırmak işten bile değil..

Güya halkın iradesini temsil eden TC. meclisinde, güya halkın menfaatine yönelik Anayasa tadilatı için yapılan çalışmalarda sinkaflı sözlerle süslenen yumruk yumruğa kavgalar; şekilde görüldüğü gibi yıllar evvelsine dönük mahremiyetleri ortaya dökmeler, tehditler, şantajlar gırla gidiyorsa…

Ve yine güya cinsinden söylersek: Milletin vekilleri, bilgi yuvası üniversitelerin prof. doç. vs. ünvanlı akademisyenleri; sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, üniversitelerden bağımsız aydın namzetleri, tarafsız, yansız haber yapma iddiasında olan medyanın her kolunda benzer aktiviteler ortaya koyuyorsa, bütün bunlardan duyu organları aracılığıyla haberdar olan, insan olmaya ve insan kalmaya çalışan insanlar çıldırmayıp sokaklarda birbirlerini yemesinler de ne yapsınlar?

Üzgünüm ama kılavuzu karga olanın halini andırıyor toplumsal yapımız..

Ve şimdi de bu hercümerç içinde, doğdum, büyüdüm, ölüp gideceğim halen karşımda olan ve yetmiş yaşını aşmış ama siyaseten varlık sebebi henüz anlaşılamamış(!) gedikli bir politikacının mahrem görüntüleri çıktı piyasaya.

Belki de bu tür olaylar için en son akla gelebilecek bir insandı..

Bir telaş bir telaş!

İnsanların, onların iddia ettikleri şekliyle haber alma özgürlüklerinin önüne geçildi(!)..

Savcılık ve Telekom işbirliğiyle haber kaynağına hemen yasak konuldu..

Ve tabii ki ilgili haber için, haberin yapıldığı vasat vs. göz önüne alınarak haber görüntüleri için montaj olduğu iddiaları havalarda uçuşuyor..

Ama çamur atılmış, izi kalmıştı bir kere.

Onu dün göklere çıkaranlar bile şimdi “istifa en iyi kurtuluş yoludur”, “mertlik, delikanlılık budur” diye yazılar yazıyorlar..

Hem de görüntülerin gerçek olmama ihtimalini şerh düşmelerine rağmen..

Tam da “düşmeye gör” hali..

Bu sakın, geçmişte birileri için servis edilmiş haberlere ilişkin yazdıklarına karşı, şimdi gelişen haberden mülhem utanma duygularının kabarmasından olmasın?

Benzer bir olay iktidar partisinin başına gelse,aynı şekilde acaba örtbas edilmeye mi çalışılırdı, yoksa üstüne üstüne mi gidilirdi?

Açıkça söyleyelim ki hoş şeyler değil bu tür haberler.

İnsanın çok özelde neler yaptığı elbette kimseyi ilgilendirmez, ilgilendirmemelidir de..

Velev ki bu tür vakıalara rast gelinse bile paylaşmamak, yaygınlaştırmamak, kusur kabahati örtmek olması gerekendir.

Müslümanlara bu minvalde yapılan tavsiye; “Ey iman edenler! Zandan çok kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın)” (Hucurat 49/12) ve “Kim bir kardeşinin ayıbını örterse, Cenab-ı Hak da onun dünya ve ahirette ayıplarını örter.”(Müslim/zikir) gibi insanların özel hayatları ile ilgili araştırma yapmamaya, duyulsa, görülse bile bunu örtmeye çalışmaya yöneliktir.

Ayette geçen tecessüs etmek ifadesi sözlükte: Herhangi bir şeyin iç yüzünü araştırmak, merak etmek olarak tanımlanıyor.. Ama gündelik hayatta aslında daha çok olumsuz işler için; yani kötülükleri, kusurları araştırmanın karşılığı olarak kullanılır.

Tecessüs ile ilgili Hz. Ömer’in konu edinildiği birkaç rivayet var.

Bunlardan birinde kapısı açık birinin evinin içinde gördüklerinin karşısında kendisine gösterilen tepkinin haklılığına istinaden tövbe ettiği ve hane sahibinden özür dilediği anlatılır.

Bu tür rivayetlerden mülhem şunu da ilave edelim ki: Muhatabın dininin, düşüncesinin, ideolojisinin farklı olması tecessüs eylemini meşru kılmamaktadır.

Sonuçta tecessüs, yani gizli halleri araştırmak ve bunu kamuoyu önünde faş etmek insana yakışan bir durum değildir..

Fakat şimdi gündeme oturan ama olağanüstü bir gayretle gündemden çıkarılmak istenen bu durumdan çıkarılacak bir ders yok mu?

Elbette var..

Onların başına gelince, her şey komplodur, görüntü ve konuşmalar montajdır; konjonktür gereği siyasi şantajdır; anayasa oylamasının referanduma götürülmesi tartışmasının yaşandığı bu vasatta ortaya çıkarılması tesadüfi değildir vs.vs..

Korkulur, olmuyor değil çünkü..

Ama buna benzer durumlar siyaseten vs. başkalarının başına gelince ne hikmetse hiç bu şekilde değerlendirilmemiştir.

Az seyretmedik televizyonlarda, az okumadık gazetelerde; bilhassa 28 Şubat öncesi ve sonrasında şeriatçı, dinci kesim haberlerini..

Şimdi, başlarına gelen bu işten dolayı mağdur edebiyatına soyunanların geçmişte ellerine geçirdikleri şantaj görüntülerini siyasi rant olarak kullanmaktan hiç çekinmedikleri, hangimizin yabancısı olduğu bir tavırdır?

Gözümüze gözümüze sokmadılar mı o tür haberleri?

Üç beş kendini bilmezin yaptığı yanlışları dine, İslam’a yüklemeye çalışmadılar mı?

Şimdi beni, “Oh olsun!” demekten kim alıkoyacak?

Ama demeyeceğiz böyle bir şey, yakışmaz bize çünkü..

Yeter ki ders alsınlar, ders alalım Müslümanlar olarak olaylardan..

Yok yere, nahak yere insanlara iftira atmak, suçlamak, karalamak; insanı işinden, aşından etmek; ailesinden, sosyal çevresinden uzaklaştırmak; utanmak, sıkılmak, mahçup olmak, kahrolmak vs.nedir öğrensinler..

Acaba, siyasete bir konmuş, sonra yapışmış kalmış yetmişlik politikasız politikacı ve onun şakşakçıları için bir musibet bin nasihatten evla mıdır?

Ne dersiniz?

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *